YÜEH-CHİH’LERİN KÖKENLERİ VE GÖÇ SÜREÇLERİ
Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School
(JOHS)
Eylül 2014 September 2014
Yıl 7, Sayı XIX, ss. 371-404. Year 7, Issue XIX, pp.
371-404.
DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/Joh588
YÜEH-CHİH’LERİN KÖKENLERİ VE GÖÇ SÜREÇLERİ
Egemen Çağrı MIZRAK
Özet
M.Ö. III. yüzyılın sonlarında Yüeh-chih’ler, Kansu
merkezli olarak doğuda
bugünkü Ch’i-lien Dağları’ndan, Altay ve Tanrı dağlarının
doğu ucuna kadar uzanan
muazzam bir sahaya hükmederken, nüfuz alanlarını ise
Hetao’ya kadar
genişletmişlerdir. Lakin Mo-tu’nun caydırıcı önderliği
altında Ordos Platosu’ndan
yükselen bir tehdit haline gelen Hunlar, sonunda
Yüeh-chih hâkimiyetini alt-üst
etmiştir. Orta Asya, bu iki göçebe güç arasında M.Ö. 206
civarında başlayan ve
neredeyse 75 yıl boyunca devam eden trajik bir mücadeleye
şahitlik etmiştir. Yüehchih’lere nihai darbeyi ise vasal Usun prensi Kunmo
indirmiş ve Yüeh-chih boylarını
anavatanlarından çok uzaklara sürerek babasının
intikamını almıştır. Bu esnada
yerlerinden edilen Saka boyları ise batıya doğru göç
etmek zorunda kalmış ve Batı
Türkistan coğrafyasında bir dizi istila hareketi
başlatmışlardır. Bu şiddetli akınlar,
Helenistik Greko-Baktriya Krallığı’nın ortadan kalkmasına
da sebep olmuştur. Biz, bu
makalede, tercüme edilmiş muhtelif birkaç ana kaynaktan
ve daha önceden
yayımlanmış bazı akademik çalışmalardan yararlanarak
Yüeh-chih’lerin tartışmalı olan
kökenlerini ve bir tür karşılaştırmalı kronolojik tasnif
ile bugünkü Doğu Türkistan
coğrafyasından başlayıp kadim Baktriya sahasında
nihayetlenen uzun göç serüvenlerini
yeniden analiz ederek ortaya koymaya çalışacağız.
Anahtar sözcükler: Yüeh-chih’lerin kökenleri, Yüeh-chih
göçleri, Tohar(lar),
Usun(lar), Saka göçleri.
I. Yüeh-chih’lerin İlk Yurtları ve Ataları
Eski dönemlerde, chung-kuo yani “Merkezi Ülke” ya da
“Orta Krallık” denilen1
Sarı Nehir’in güneyindeki verimli ovalarda kurulan Çin
devletleri,
çeşitli stratejilerle sınırlarını sürekli olarak
genişletmek istemiş ve bu sebeple
Orta Krallığın çevresini saran kendilerinden olmayan İç
Asyalı “Yabancılar” ile
uzun soluklu bir mücadele yürütmüşlerdir. Çin devletleri
için İç Asyalılar
arasında en tehlikeli olanları tabi ki Kuzey – Kuzeydoğu
ve Batı dairelerinde
yer alan konar-göçer ve savaşçı “atlı-okçu” kavimlerdi.
Orta Krallığın kuzeybatısındaki Kansu bölgesinde yaşayan2 Avrasya’nın meşhur
yeşim-taşı tüccarları3 Yüeh-chih’ler [pin. Yuezhi] de bu muharip
kavimlerden biri idi.
1 Han Hanedanlığı Tarihi: Hsiung-nu (Hun) Monografisi [94
A-B], Haz. Ayşe Onat, Sema Orsoy,
Konuralp Ercilasun, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara,
2004, s. 2, 103: dn. 38. Makalede,
Çince ifadelerin Wade-Giles transkripsiyon sistemine göre
yapılan tercümeleri tercih
edilmekle beraber “ ” içinde gösterilen kısımlarda,
müellifin kullandığı transkripsiyon
sisteminin orijinal haline (Wade-Giles ya da Pinyin)
sadık kalınmıştır. Ayrıca karşılaştırmalı
kaynak kullandığımız durumlarda; özel isim, yer adı,
kavim adı gibi Çince ifadelerin
transkripsiyonları [ ] veya / işaretleri kullanılarak her
iki sistemle de belirtilmiştir: Ch’i-lien
[pin. Qilian], Tun-hung/Dunhong gibi.
2 Éva Aradi, “The Yue-chis, Kushans and Hephtalites”,
Journal of Eurasian Studies, Vol. II,
April-June 2010, s. 46.
3 K. Enoki, G. A. Koshelenko & Z. Haidary, “The
Yüeh-chih and Their Migration”, History of
Civilizations of Central Asia, II, UNESCO, Paris, 1994,
s. 166.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[373]
Yüeh-chih, Çinlilerin onlara verdiği isimdi ve Çince’de
“Ay Soyu (Irkı)”4 anlamına geliyordu.
Araştırmacılar, Han dönemi Çin yıllıklarında (Shih-chi
böl. 123’de ve Han-shu böl. 96A)5
yer alan “Esasen, Yüeh-chih’ler Tun-huang ve Ch’i-lien arasında ikamet ederlerdi”
kaydındaki referansı dikkate alarak, Yüehchih’lerin eski
yurtlarını tespit etmeye çalışmışlar ve Çin kaynaklarındaki başka bazı kayıtları da inceleyerek özellikle Ch’i-lien [pin.
Qilian] Dağları’nın neresi
olduğu hususunda farklı farklı görüşler ileri
sürmüşlerdir. Bu noktada iki temel görüş vardır:
1) Ch’i-lien Dağları bugünkü Ch’i-lien Dağları ile aynı
yerdir;
2) Ch’i-lien Dağları bugünkü Tanrı Dağları’dır
(Tien-şan)7.
Meseleyi Çin kaynakları üzerinden hayli teferruatlı bir
şekilde inceleyen
Taishan, Han döneminde, Tun-huang’ın [pin. Dunhuang]
aslında Tunhung/Dunhong Dağları (bugünkü Ch’i-lien Dağları) olduğunu; Ch’i-lien
ya da
Ch’i-lien – Tien olarak geçen dağın da aslında bugünkü
Ch’i-lien Dağları
olmadığı ve buranın bugünkü Tanrı Dağları’nın doğu ayağı
olduğunu iddia
etmiş; Yüeh-chih’lerin eski topraklarının da bugünkü
Ch’i-lien Dağları’nın
4
John M. Rosenfield, The Dynastic Arts of the Kushans,
University of California Press,
Berkeley&Los Angeles, 1967, s. 7. S. Levi, meşhur
Kuşan İmparatoru Kanişka’yla birlikte
Kuşan hükümdarlarının taşımaya başladığı Hintçe bir
unvanın (sansk. Candana; Çince
transkripsiyonu chan-t‘o/chen-t‘o) Çinlilerin
“Yüeh-chih”’siyle aynı anlama geldiğini (“Ay
kavmi”) ilk tespit eden araştırmacıdır. Sylvain Lévi,
“Kaniṣka et Śātavāhana: deux figures
symboliques de l’lnde au premier siècle”, Journal
Asiatique, Paris, 1936, s. 61-121; bkz. O.
Maenchen-Helfen, “The Yüeh-chih Problem Re-examined”,
Journal of the American Oriental
Society, vol. 65, no. 2 (Nis.-Haz. 1945), s. 80: dn. 110.
5 Yüeh-chih’lerin Hunlarla mücadeleleri ve Batı’ya
yaptıkları uzun göç yolculukları hakkındaki
en detaylı bilgileri dönemin çağdaşları olan Ssu-ma T’an
tarafından hazırlanmaya başlanıp Çin
tarih yazımının Heredot’u olarak bilinen oğlu Ssu-ma
Ch’ien (M.Ö. 148-86) tarafından
bitirilen Shih-chi (Tarih Kayıtları) isimli ilk resmi Çin
hanedanlık yıllığı ile ilgili bölümlerdeki
bazı küçük değişikliklerin dışında büyük oranda
Shih-chi’den alıntılanan, Pan Piao (M.S. 3-
54) tarafından yazılmaya başlanan ve Pan Ku (M.S. 32-92)
ve kızı Pan Chao (M.S. 48-116)
tarafından tamamlanan Han-shu (Han Tarihi) isimli hanedan
yıllığından öğreniyoruz: bkz.
Jason Neelis, “Passages to India: Śaka and Kuṣāṇa
Migrations in Historical Contexts”, On the
Cusp of an Era (Art in the pre-Kuṣāṇa World), ed. Doris
Meth Srinivasan, Leiden, 2007, s. 59.
6
[Shih-chi 123]: E. G. Pulleyblank, “The Wu-sun and Sakas
and The Yüeh-chih Migration”,
Bulletin of the School of Oriental and African Studies,
vol. 33, 1970, s. 154; [Han-shu 96A]:
Han Hanedanlığı Tarihinde Batı Bölgeleri (96A-B), Haz.
Ayşe Onat, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara, 2012, s.36; B. Ögel, “Eski Orta Asya
Kabileleri Hakkında Araştırmalar – I,
Yüe-çi’ler”, AÜDTCF Dergisi, c. 15, sayı 1-3, 1957, s.
250; Yu Taishan, “A Study of Saka
History”, Sino-Platonic Papers, no. 80, eds. V. H. Mair,
University of Pennyslvania, 1998, s.
48.
7 Taishan, “A study of Saka History”, s. 49.
Egemen Çağrı Mızrak
[374]
kuzeyiyle bugünkü Tanrı ve Altay Dağları’nın doğu ucu
arasında uzandığını
ileri sürmüştür8
. Yani M.Ö. III. yüzyılın sonlarında başlayacak olan
sarsıcı Hun
saldırıları öncesinde Yüeh-chih’lerin oturdukları ülke
aşağı yukarı bu
mıntıkalardaydı. Ch’i-lien’in, Toharca bir kelime olduğu
ve “kutsal, tanrısal”
anlamlarına geldiğini belirten diğer bir önemli Çinli
bilim adamı, Pekin
Üniversitesi arkeologlarından Lin Meicun da bu dağın
Kansu bölgesindeki
Ch’i-lien Dağları’ndan ziyade yine Tanrı Dağları
bölgesiyle ilişkilendirilmesi
gerektiğini söylemiştir9
.
Yüeh-chih’ler, Ch’in hanedanı (M.Ö. 221-206)10 öncesi
dönemdeki kitap
ve kayıtlarda “Yu-zhi”/Yü-chih [ngio-tie], “Yuzhi”
[ngio-tjie] ve “Niushi”/Niu-shih [ngiu-tjie] olarak zikredilmişlerdir. “Mu
Tianzi Zhuan”/Mu T’ientzu Chuan böl. I’de şöyle bir kayıt yer almaktadır:
“Jiawu gününde Göğün Oğlu
Yu [Dağı]’nın dik yamacını aştı. Jihai günü Yanju ve
Yuzhi’nin geniş
düzlüklerine vardı”. Kuo P’u’nun bu yorumundan
Yen-chü/Yanju ve Yüchih/Yuzhi düzlüğünün Hetao’nun kuzeyinde uzanması
gerekmektedir. Yani
Yizhoushu’nun ilgili bölümünden hareketle, Savaşan
Devletler Dönemi’nde
(M.Ö. 475-221) Yü-chih’lerin Hetao’nun doğusunda ve
Yanmen Dağları’nın
kuzeybatısında yaşadıkları ileri sürülebilir11. Taishan,
eskiden Hetao
düzlüklerinde yaşayan Yü-chih’lerin kökenini
Yu-yo/Youyo’lara ve
sonuncularınkini de Chuan-hsü/Zhuanxu’lara götürür12
. Chuan-hsü’lerin de ilk
yurtları orta-batı Çin’de yer alan Sichuan bölgesindeki
Ruo Nehri Vadisiydi ve
oradan doğuya, Ch’iung-sang/Qiongsang’a hareket ettiler.
Burada Shaohao
beyinin yerine geçtiler ve daha sonra Shun’un
liderliğinde, Lu üzerinden Jin’in
güneyine hareket ettiler. Shun ölünce Yu-yo/Youyo’ların
bir kısmı bölgeden göç
etti. Bir kol kuzeye giderek Yüeh-chih’leri meydana
getirdi; başka bir kol ise
yine Kansu Koridoru yoluyla İli ve Çu vadilerine ulaştı.
İli-Çu bölgesine
gelenler Sai’lerin yani Sakaların bir kabilesi haline
geldiler13. Eberhard da
8 Taishan, a.g.m., s. 48-52; Taishan, “A hypothesis about
the Source of the Sai tribes”, SinoPlatonic Papers, no. 106, 2000, s. 85.
9 Liu Xinru, “Migration and settlement of the
Yuezhi-Kushan: Interaction and Interdependence of
Nomadic and Sedentary Societies”, Journal of World
History, Vol. 12, no. 2, 2001, s. 267-268.
Detaylı bilgi için bkz. Lin Meicun, The western region of
the Han-Tang dynasties and the
Chinese Civilisation, Beijing, 1998, s. 64-67, 78.
10 E. Porter Wilkinson, Chinese History: A Manual, 2nd.
ed. (Revised and Enlarged), Harvard
University Press, 2000, s. 11.
11 Taishan, “A Study of Saka History”, s. 47.
12 Taishan, “The Origin of the Kushans”, Sino-Platonic
Papers, no. 212, 2011, s. 11.
13 Taishan, “A Hypothesis about the Source of the Sai
Tribes”, Giriş: s. 2.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[375]
Çinlilerin Sai dedikleri halklarla, Yüeh-chih’lerle
akraba başka bir kolu
kastettiklerini belirtmektedir14
.
II. Yüeh-chih – Tohar Bağlantısı ve Tarım Havzasının
Kadim
Mumyaları
Bazı bilim adamları Yüeh-chih’ler ve onların devamı kabul
edilen
Kuşanların Türk dil ailesine mensup bir lisan
konuştuklarını iddia etmektedir.
Yine bazı tarihçiler de onların İrani bir lisan
konuştuklarını söylemektedirler.
Erken dönem Yüeh-chih’lerle bağlantılı yabgu unvanının
Türklükleri kesin veya
Türk olmaları muhtemel kavim ve devletlerde yaşamayı
sürdürmesi15 “Türk
tezinin” en kuvvetli argümanlarından biridir. Diğer
önemli argüman ise Yüehchih [ngiwᵑŋt-tśie < *ngḭwăt-tia]16 sözcüğünün
transkripsiyonuyla ilişkilidir.
Fujita Toyahachi Ghuttal17, B. Karlgren gwat/gwot18, S.
P. Tolstov Gwetaäli/Gweta19, J. J. de Groot Goat-si20, G. Haloun, İskitler ile
ilişkilendirdiği
skudja21 transkripsiyonlarını önerirken, bazı bilim adamları
ise bugün en çok
kabul gören “qasch”
22 önermişlerdir. İşte bu sonuncu transkripsiyon Eski
Türkçe’deki “yeşim-taşının” etimolojisini ortaya
çıkartıyordu. Eski Türkçe’de
yeşim-taşına “qasch”, yünün bir türüne de “qusou”
denmekte ve her iki kelime
de Yüeh-chih/Yuezhi ve Qusou/Jusou boy adlarının Çince
transkripsiyonlarına
uymaktadır23. Çin kaynakları, Yüeh-chih’ler ve onların
atalarının Avrasya’nın
14 Wolfram Eberhard, “Çin kaynaklarına Göre Orta ve Garbi
Asya Halklarının Medeniyeti”, çev.
Mecdut Mansuroğlu, Türkiyat Mecmuası, VII-VIII, 1942,
İstanbul, s. 168.
15 Çin kaynaklarındaki kayıtlara göre Büyük Yüeh-chih’ler
Baktriya bölgesine geldiklerinde
birbirlerinden müstakil fakat tamamı Yüeh-chih
hükümdarına bağlı 5 ayrı Yabguluk (Hsihou/Xihou) tesis etmişlerdi; bkz. M.
Tezcan, “Yabgu Unvanı ve Kullanımı”, A. Ü. Türkiyat
Araş. Enst. Dergisi (TAED), 48, Erzurum, 2012, s. 307.
Yabgu unvanının kullanıldığı
devletler için bkz. aynı makale, s. 307-335.
16 Maenchen-Helfen, “The Yüeh-chih Problem Re-examined”,
s. 77; Enver Konukçu, Kuşan ve
Akhunlar Tarihi, Sevinç Matbaası, Ankara, 1973, s. 5.
17 K. Enoki, On the Nationality of the Ephthalites,
Memoirs of the Research Department of the
Toyo Bunko, No. 18, Tokyo, 1959, s. 12. Yuttal, Yettal,
Haythal, Ephthal vs. bu formun
bozulmuş şekilleri olduğunu ileri sürerek Yüeh-chih –
Eftalit ilişkisi kurmuştur.
18 Maenchen-Helfen, “The Yüeh-chih Problem Re-examined”,
s. 77.
19 Enoki, a.g.e., s. 12.
20 Konukçu, Kuşan ve Akhunlar Tarihi, s. 5.
21 Enoki, a.g.e., s. 12.
22 Taishan, “A study of Saka History”, s. 61.
23 Taishan, a.g.m., s. 61; Japon tarihçi Shiratori
Qusou/Jusou ve Yüeh-chih/Yuezhi’nin aynı
kelimenin transkripsiyonları olduğunu düşünse de Taishan
bu görüşü reddederek, Mu Tianzi
Zhuan ve Yizhoushu’da listelenen Yuzhi ve Qusou boy
adlarına atıfta bulunarak, Yuzhi’lerin
Egemen Çağrı Mızrak
[376]
meşhur yeşim-taşı tüccarları olduklarını yazarlar.
Arkeolojik buluntular da
Doğu Türkistan bölgesi merkezli (bilhassa Hotan yeşimi
Çin’e
gönderilmektedir) çıkan yeşim-taşının, Avrasya
bozkırlarından Çin ülkesine
kadar uzanan devasa bir hatta başta ticaret olmak üzere
çeşitli kanallarla
dağıldığını göstermiş ve Çin kayıtları da bu yolla
desteklenmiştir24
.
Yüeh-chih’lerin etnik menşei hususundaki en yaygın görüş
“Tohar”
hipotezidir. Çin kaynaklarında umumiyetle T’u-huo-lo yani
Tohar adıyla bilinen
kavim ile Yüeh-chih’ler arasında genolojik bir bağın
bulunduğu
düşünülmektedir25. Büyük Yüeh-chih iktidarı içinden
filizlenen Kuşan iktidarı
Hindistan topraklarının kuzeyini istila ettikleri
dönemde, Hint kaynakları
Kuşanlar’dan, Tukhara ya da Tushara,
26 yani şimdiki kullanılan şekliyle
“Tohar” adıyla bahsetmiştir. Yüeh-chih – Tohar ilişkisini
ilk kuran bilim adamı
F. W. Richthofen (1877) olmuştur27. Haloun da bu görüşü
desteklemiştir
(1937)28. Shiratori (1938), başlangıçta Toharların
Baktriya’nın (Toharistan)
yerli unsurları olduklarını ve topraklarının batıya göç
eden Yüeh-chih’ler
tarafından istila edildiklerini ileri sürerken daha
sonrasında görüşleri değişen ise
Shiratori (1941-3) Ptolemy’nin Thaguri (Tohar) halkının
He-hsi [Hexi]
bölgesinde yaşadığını ve buranın da Yüeh-chih’lerin eski
ülkesi olduğunu
belirterek, Yüeh-chih’leri Toharlar ile
özdeşleştirmiştir29. Maenchen-helfen,
Yüeh-chih adını tanımlayan ve ‘Ay kavmi/soyu’ anlamına
gelen Han dönemi
Çince karakterin [ngiwᵑŋt-tśie < *ngḭwăt-tia]
transkripsiyon ve fonetik
incelemelerini yapmış ve bu kelimenin okunuşunun Kusha
olduğu sonucuna
varmıştır. Ayrıca onların kabile adlarının togar/toᵧar
(ya da benzeri) olduğunu;
Kusha’nın da Toharca’da ‘soylular’ anlamına geldiğini
belirterek, Kusha’ların
sonraki bir tarihte önderliğini Arśi’lerin (Arsi: Sakaca.
‘beyaz, parlak’; Sten
Konow’a göre ‘lider, şef’) yaptığı Sakaların hükmüne
girerek Arsi’lerin başında
bulunduğu, Avrasya bozkırlarında örneklerine sıkça
rastladığımız, bir nevi ikili
Yuezhi’ler olduğunu fakat Qusou (Jusou)’ların
Yuezhi’lerle aynı kabile olmadığını lakin
köken birliktelikleri olabileceğini iddia etmiştir; bkz.
aynı makale, s. 61, dn. 1.
24 Enoki, et al., “The Yüeh-chih and Their Migration”, s.
166; J. Romgard, “Ancient Human
Settlements in Xinjiang and the Early Silk Road Trade”,
Sino-Platonic Papers, no. 185,
University of Pennyslvania, 2008, s. 18, 34, 37; Xinru
Liu, “Migration and Settlement of the
Yuezhi-Kushan: Interaction and Interdependence of Nomadic
and Sedentary Societies”, s. 265.
25 Eberhard, “Çin kaynaklarına göre Orta ve Garbi Asya
Halklarının Medeniyeti”, s. 171.
26 Xinru Liu, “Migration and Settlement of the
Yuezhi-Kushan”, s. 265-266.
27 Konukçu, Kuşan ve Akhunlar Tarihi, s. 7.
28 Taishan, “A study of Saka History”, s. 40: dn. 27.
29 Taishan, a.g.m., s. 39: dn. 19.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[377]
yönetim oluşturduklarını (Arsi – Kuşa) iddia etmiştir30.
Tarn da Grek, Çin, Hint,
Tibet ve Hotan metinleri üzerinde yaptığı incelemelerde
Toharların eski
yurdunun He-hsi bölgesi olduğunu belirterek, bu teze
destek vermiştir31. Cen ise
Toharların Baktriya’nın yerli unsurları olduğunu
belirterek, bu Toharların
doğudan gelen Yüeh-chih’lerle birlikte Greklere
koordineli hücumlar
gerçekleştirdiklerini belirtmiştir32
.
II. 1. Dil ve Etnik Menşei
Bilim çevreleri, genel itibariyle europoid bir ırk olarak
lanse ettikleri ve
Yüeh-chih’ler ile özdeşleştirdikleri Toharların33,
Hint-Avrupa dil ailesine
mensup kaybolmuş bir lisan (Toharca) konuştuklarını
düşünmektedirler34
.
“Hint-Avrupa” tezini destekleyen dil-bilimcilerin büyük
bölümü, Toharca’nın,
Hint-Avrupa dil ailesinde “gırtlaksılar” (Gutturaller)
ayrımına dayanan palatal
(damaksılar), velar’lar (yumuşak damaksılar) ve
labiovelar’lar (ön-damaksılar)
ya da sibilant sesler arasındaki farklılaşmalarla
ilişkili Centum-Satem
modellemesine göre Satem tipinden (Slavik, İndo-İrani,
Ermeni) ziyade Centum
(Germenik, Keltik, İtalik, Helenik diller) tipine mensup
bir lisan olduğu
görüşündedirler. Lakin meseleye daha objektif bir şekilde
yaklaşmaya çalışan
V. Georgiev, gibi bazı dil-bilimciler ise Toharca’nın,
Centum-Satem
modellemesiyle uyuşmadığını, hatta Hititçe ve Toharca’nın
keşfinden sonra
30 O. Maenchen-Helfen, “The Yüeh-chih Problem
Re-examined”, s. 77, 80.
31 W.W. Tarn, The Greeks in Bactria and India, Cambridge
University Press, Cambridge, 1951, s.
263-287.
32 Taishan, “A study of Saka History”, s. 39: dn. 19.
33 A. K. Narain, “Indo-Europeans in Inner Asia”, The
Cambridge History of Early Inner Asia, I,
1990, s. 153; Christopher I. Beckwith, İpek Yolu
İmparatorlukları, çev. Kürşat Yıldırım,
ODTÜ Yayıncılık, Ankara, 2011, s. 31-32; Romgard, a.g.m.,
s. 18, 34.
34 Toharca’nın Hint-Avrupa dil ailesine mensup bir lisan
olduğunu düşünen araştırmacılardan
bazılarının görüşleri şöyledir: İtalo-Keltik (H.
Pedersen: 1913), İtalo-Keltik – Slavo-Ermeni
diller arası (A. Meillet: 1914), Keltik (J. Charpentier:
1917); Frigce ile yakından, Ermenice ile
uzaktan ilişkili (E. Hermann: 1922), İtalo-Keltik –
Greco-Ermeni arası (E. Benveniste: 1936);
İtalo-Keltik, Frig ve Hitit (H. Pedersen: 1925, 1938,
1941); Esas olarak en yakın Balto-Slavik
ve Cermenik, daha uzaktan Grek ve Trako-Frik dilleriyle
bağlantı (W. Porzig: 1954), BaltoSlavik ve Greko-Ermeni diller arasında olup
son olarak İtalo-Keltik ve Slavik dillerle temas
etmiştir (G.S. Lane: 1970), bilhassa Cermenik ve Grek
bağlantılı olup ikinci derecede Baltık
ve Latin etki (D. Q. Adams, 1984); bkz. D. Q. Adams, “The
Position of Tocharian Among the
Other Indo-European Languages”. Journal of the American
Oriental Society, v. 104 (n. 3),
1984, 395-402.
Egemen Çağrı Mızrak
[378]
Centum-Satem ayrımının da ortadan kalktığını iddia
etmektedirler35. Büyük
kısmı Brahmi hece alfabesinden bozma bir yazı sisteminde
çok az bir kısmı ise
Manihey alfabesinde yazılmış olan eldeki Toharca
dokümanlar (A ve B
lehçeleri)36 üzerinde yapılan çalışmalar, aslında
Toharca’nın Hint-Avrupa dil
ailesinin hiçbir koluyla kesin bir şekilde bağlantısı
bulunmayan kendine has bir
karakter taşıdığını göstermektedir. Hatta Lubotsky ve
Starostin’in çalışması,
Proto-Türkçe’den Proto-Toharca’ya geçmiş 10 kadar
kelimenin varlığına işaret
etmiş,
37 bu da kadim zamanlardaki Türk – Tohar ilişkisinin
boyutlarını akla
getirerek, konu hakkında daha detaylı linguistik
araştırmaların yapılmasının ne
denli gerekli olduğunu gözler önüne sermiştir.
Yüeh-chih’lerin daha Batı’ya göçleri başlamadan evvel
eski yurtlarında
yaşadıkları dönemlerde bir Tohar dili hatta bir
Hint-Avrupa dili konuşup
konuşmadıklarını bilmiyoruz. Bilim adamları bu problemi
çözebilmek için
büyük gayret harcamış olsalar da henüz tatmin edici bir
sonuca
ulaşamamışlardır38. Dahası, Haziran 2013’de Viyana’da
düzenlenen uluslararası
“Tohar Yazmaları ve İpek Yolu Kültürü” Sempozyumu’nda
Çinli araştırmacılar
Lanhai Wei, Hui Li ve Wenkan Xu’nun sundukları tebliğ
özetinde; kaybolmuş
bir Hint-Avrupa dili konuştukları varsayılan Toharlar ile
Yüeh-chih’lerin
arasında var olduğu düşünülen kökensel bağlantıların ve
aynileştirmelerin
35 Ş. Recai Tekoğlu, “V. Georgiev, Introduction to the
History of the Indo-European Languages,
Publishing House of the Bulgarian Academy of Sciences,
Sofya, 1981”, Anadolu
Araştırmaları, Sayı 11, İstanbul Edebiyat Fakültesi
Basımevi, 1989, İstanbul, s. 183-200.
36 P. Daniels & W. Bright (eds.), The Worlds Writing
Systems, Oxford University Press, New
York, 1996, s. 531. Agni ya da Turfan Toharcası (Toharca
A = Doğu Toharcası) ve Kuça
(Toharca B = Batı Toharcası); bkz. Encyclopedia of
Buddhism, ed. Robert E. Buswell, vol. I,
Macmillian Reference, New York, 2004, s. 121; A. K.
Narain, “Indo-Europeans in Inner
Asia”, s. 152. Külliyatının önemli bir bölümü bilhassa
Budist dini metinlerinin oluşturduğu
Toharca’nin özellikle B lehçesinde yazılan dokümanlar
daha çoktur. Yakın zamanlarda yapılan
bazı tespitler ise Toharca’nın kaybolmuş başka bir
lehçesinin olup-olmadığı sorusunu ortaya
çıkarmıştır. Tarım Havzası’ndaki Krorän bölgesinde (Xiaho
ve Qäwrighul mezar
komplekslerine yakın) bulunan özellikle siyasi
yazışmalarda kullanılan Hindik bir dil olan
Prakritçe belgelerde Toharca’nın başka bir formu olduğu
anlaşılan ve bölgenin yerli halkının
konuştuğu dilden ödünçlendiği belli olan birçok özel isim
ve sözcük dağarcıklarına ait öğe
tespit edilmişti. Bazı bilim-adamları Toharca’nın
kullanımına dair en erken kayıtlar olarak
nitelendirdikleri bu Toharca formunu Krorän Toharcası ya
da Toharca-C olarak
adlandırmışlardır; bkz. J. P. Mallory, “Bronze Age
Languages of the Tarim Basin”,
Expedition, vol. 52, no.3, 2010, s. 48-49.
37 A. Lubotsky & S. Starostin, “Turkic and Chinese
loan words in Tocharian”, Language in time
and space: A Ferstschrift for Werner Winter on the
Occasion of his 80th birthday, eds. L. M.
Bauer, Georges-Jean Pinault, 2003, 258-262.
38 Taishan, “A study of Saka History”, s. 61.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[379]
(Tohar = Yüeh-chih), son zamanlarda yapılan arkeolojik ve
genetik
çalışmalardan sonra iyiden iyiye azaldığını ve
sürdürülecek olan yeni
çalışmalarla bu ikisinin farklı topluluklar olduklarının
açık bir şekilde ortaya
çıkarılacağını savunmuşlardır39
.
II. 2. Tarım Mumyaları
Doğu Türkistan’da bulunan mumyalarla şöhrete kavuşan
Tarım
Havzası’nın kadim halkı, bilim-çevrelerince genel olarak
Toharlarla (Çince:
Tuhuoluoren), Toharlar ise daha önce de belirttiğimiz
gibi Kansu’nun meşhur
yeşim-taşı tüccarı halkı Yüeh-chih’lere bağlanmakta ve
proto-europoid bir ırk
olarak telakki edilmektedirler40. Bilim çevrelerinde
Tarım Havzası’nın bu eski
halkı genel olarak Hint-Avrupa dilli europoid bir halk
olarak kabul görürken, R.
Frye gibi bazıları ise konuya daha temkinli
yaklaşıyorlardı:
“Taklamakan Çölü’nde bulunan mumyalar da dâhil olmak
üzere
arkeolojik veriler bizlere, kadim zamanlarda Çin’in Batı
bölgelerinde yaşayan
yerli ahalinin, fiziksel bakımından Moğoloid ırktan çok
Europoid ırka
benzediklerini gösterirken, en azından bu eski halklar
çok uzun zaman
öncesinden itibaren orada yaşıyor olabileceklerinden
dolayı onların IndoEuropoid bir dil konuştuklarını varsayamayız”41
.
Hem Tarım Havzası – Doğu Türkistan bölgesinde bulunan
mumya ve
iskeletler hem de Toharistan (Baktriya) ve Kuzey-Hindistan’daki
yaşamdönemlerine ait iskelet kalıntıları üzerinden yapılan antropolojik
tespitlerden
hareket eden Çinli araştırmacı Liu Xinru,
Yüeh-chih’lerin, Toharca (Tuharan)
konuşan bir topluluk olarak kabul edilse bile Kuşan
rejimi içinde, ne Yüeh-chih
ne de Toharca konuşan halklardan olmayan birçok farklı
etnik unsur olduğunu
söylemiş, buna ilaveten Tuharan dilli halkların da tek
bir etnik kompozisyondan
müteşekkil olmadıklarının altını çizmiştir; Xinru’ya göre
Yüeh-chih’ler ne eski
yurtlarında ne de Baktriya sahasında homojen bir ırk
olmuşlardı42. Yani Yüehchih – Tohar/Tuharan’lar farklı etnik kompozisyonlardan
oluşan karışık bir ırktı
39 L. Wei, H. Li & W. Xu, “Different Origin of
Tocharians and Yuezhi: Advances in Archeology
and Genetics”, International Conference on Tocharian
Manuscripts and Silk Road Culture,
25-29 Haziran 2013:
http://www.univie.ac.at/tocharian/abstracts/Xu.pdf.
40 Romgard, a.g.m., s. 18, 34; Narain, “Indo-Europeans in
Inner Asia”, s. 153; Taishan, “A study
of Saka History”, s. 61.
41 R. N. Frye, The Heritage of Central Asia, Markus
Weiner Publishing, Princeton, 1996, s. 121.
42 Liu Xinru, “Migration and settlement of the
Yuezhi-Kushan: Interaction and Interdependence
of Nomadic and Sedentary Societies”, s. 261-292; Romgard,
a.g.m., s. 42, 49-50.
Egemen Çağrı Mızrak
[380]
ve eğer onlara için etnik bir tanımlama yapmak gerekirse
“Avrasyalı” bir kavim
demek daha doğru olacaktır43. Biz de aynı görüşleri
paylaşmaktayız. Yüeh-chih
aynı bölgede meskûn kadim halkların ortak bir ismi
gibiydi ve “Tohar” terimi
bu kavimin genel olarak etnik yapısını tanımlamıyordu.
İçlerinde Tibetli ve
Hint-Avrupalı unsurlar olmakla beraber, bilhassa
Yüeh-chih’lerin hanedan
ailesinin “Türk” kökenli olması ihtimal dâhilindedir.
Batılı bilim adamları tarafından yakın dönemlerde yapılan
DNA testleri
de adeta Liu’nun teorisini desteklemektedir. V. Mair ve
Mallory’nin başını
çektiği Batılı araştırmacılar Yüeh-chih’lerle
ilişkilendirdikleri Toharlara ait
olduğunu düşündükleri Tarım Havzasının kadim mumyalarını
fizik antropolojik
özellikleri bağlamında değerlendirerek tamamen
kafkasoid/europoid (KeltikNordik) olarak nitelendiriyorlar ve Erken Demir
Çağı’nın başlangıcına kadar
bölgede herhangi bir moğoloid tesiri reddetmişlerdir. C.
Lalueza-Fox, 2004’de
yayımlanan makalesinde, her ne kadar Yao ve
meslektaşlarının 2002 ve 2003
senelerinde Uygur Otonom bölgesinde çok az denek üzerinde
yaptıkları mtDNA
(Anne soyu) analizleri sonuçlarına atıfta bulunarak Doğu
Asya’dan gelen istila
hareketleri nedeniyle “Prehistorik europoid’lerin genetik
izlerinin silindiği ve
günümüz Asyalıları üzerinde hiçbir bakiyesi kalmadığı”
şeklindeki yorumuyla
Toharlar’a çarpıcı bir son hazırlamış olsa da44 Tarım
Havzası’nın kuzeyinde
Demir Çağı’na ait insan kalıntıları üzerinde yapılan
mtDNA analizleri “Batı
Avrasya” ve “Doğu Avrasya” gen kuşaklarının karışımı
olarak tanımlanan ve
daha çok “Batı Avrasya” gen dairesinde gösterilen günümüz
Türk
kavimlerinden Uygur ve Kazak menşeli örneklerle “son
derece benzer”
çıkmıştır45
.
Bilim çevrelerini şaşkınlığa uğratan asıl büyük şok ise
2010 senesinde
yapılan bir araştırma sonucunda yaşanmıştır. Tarım
Havzası’nın en eski
arkeolojik sit alanı kabul edilen Xiaho mezarlığının en
alt katmanından
(3980±40 yıllık) seçilen genetik örnek alınmaya müsait
insan-buluntuları
üzerinde yapılan Y-Kromozom (Baba soyu) ve mtDNA
analizlerinin sonuçları
çok önemli ve bir o kadar da şaşırtıcı olmuş,
fizik-antropolojik yapıları
43 Liu Xinru, “Migration and settlement of the
Yuezhi-Kushan”, s. 261-292; bkz. J. Romgard,
a.g.m., s. 43.
44 C. Lalueza Fox, Sampietro M. L. et al., “Unravelling
migrations in the stepe: mtDNA
sequences from ancient Central Asians”, Biological
Sciences, vol. 271, 2004, s. 945-46; bkz. J.
Romgard, a.g.m., s. 53.
45 C. P. Thornton & T. G. Schurr, “Genes, language
and Culture: An example from the Tarim
basin”, s. 94; bkz. J. Romgard, a.g.m., s. 43, 53.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[381]
nedeniyle “Kelt ya da İskandinav” kökenli oldukları
düşünülen Bronz Çağı
Xiaho halkının anneden geçen mtDNA’sında Doğu Avrasya
makro-hablogrubu
olan C (alt-haplogrubu C4) 20 örneğin 14’ünde yani %70
oranında tespit
edilmiştir46. Sibirya’nın Türk dilli boyları Altaylılar
(Kuzey ve Güney grupları),
Tuvalar, Şorlar, Yakutlar ve Hakaslar ile Tunguz dilli
Evenkler başta olmak
üzere bilhassa Sibiryalı popülasyonlarda görülen bir
“haplogrup”47 olan C4
motifi48; daha az sıklıkta olmakla beraber Doğu Asya
(Daur, Kore) ve Orta
Asya kavimlerinde de görülmektedir49. Geri kalan örneklerde
3 R*, 1 M* ve
Batı Avrasya haplogrupları kabul edilen H ve K tespit
edilmiş; Baba neslinden
geçen Y-Kromozom analizlerinde ise 7 erkeğin tamamında
Batı Avrasya
dairesinin haplogrubu olarak gösterilen R1a1a motifine
rastlanmıştır50
.
Chunciang ve meslektaşları bu sonuçları, Tarım
Havzası’nın bu en erken Bronz
Çağı insan kalıntılarının bile genetik soy bakımından
karışık bir popülasyon
olduğu şeklinde yorumlamışlardır. Aslında 7 erkek örneğin
mensup olduğu ve
Batı Avrasya haplogrubu olarak gösterilen R1a1a, Güney
Sibirya’nın Altay
bölgesi Türklerinde sıkça rastlanılan bir haplogruptur.
Rusya Federasyonu’na
bağlı Altay bölgesinin Türkçe konuşan kuzey ve güney
boyları üzerinde yapılan
46 Chunxiang Li, Hongjie Li, V. H. Mair, Idelisi
Abuduresule, Li Jin et al., “Evidence that a WestEast admixed population lived
in the Tarim Basin as early as the Bronz Age”, s. 6.
47 Aynı SNP (Tek Nükleotid Polimorfizmi) mutasyonuna
sahip ortak bir soyu paylaşan benzer
haplotiplerin meydana getirdiği gruptur. Haplotip ise
kromozomlar üzerinde birbirine yakın ve
birlikte kalıtılan allellerdir – bir genin anne ve baba
kromozomlarından aktarılan alternatif
formlarından biri –. İnsan genetiği alanındaki en yaygın
haplogrup çalışmaları Y-Kromozom
ve mtDNA haplogrupları üzerinedir. Bu sayede geçmiş ve
günümüz toplumlarının genetik
soyları hususunda muhtelif sınıflandırmalar
yapılabilmektedir. Detaylı bilgi için bkz.
Dorland’s Illustrated Medical Dictionary, “allele”, 28th.
edition, W. B. Saunders Company,
Philadelphia, 1994, s. 46; aynı eser, “haplotype”, s.
732; Genetik Terimler Sözlüğü,
“Haplotip”, Türk Hematoloji Derneği, s. 20, Web. 1 Eylül
2013:
http://www.thd.org.tr/thdData/Books/723/genetik-terimler-sozlugu.pdf;
The Free Dictionary,
“Haplogroup”, Farlex Inc., copyright 2014:
http://encyclopedia.thefreedictionary.
com/Haplogroup#cite_note-1.
48 M. Derenko, B. Malyarchuk et al., “Phylogeographic
Analysis of MtDNA in Northern Asian
Populations”, The American Journal of Genetics (AJHG),
81, November 2007, Table-2, s.
1030; M. C. Dulik, S. I. Zhadanov et al., “MtDNA and Y
Chromosome Variation Provides
Evidence for a Recent Common Ancestry between Native
Americans and Indigenous
Altaians”, AJHG, 90, February 2012, s. 232.
49 Chunxiang Li, et al., “Evidence that a West-East
admixed population lived in the Tarim Basin
as early as the Bronz Age”, s. 6-7.
50 Chunxiang Li, et al., a.g.m., s. 6.
Egemen Çağrı Mızrak
[382]
incelemelerde 120 Altay-kiji erkeğinin 60’ında (%50), 27
Tuba erkeğinin
10’unda (%37) aynı haplogrup tespit edilmiştir51
.
Tüm bu bilimsel adımlar, son dönemlerdeki Tohar
çalışmalarının ateşli
bir destekçisi olan ve bu konuda önemli katkılar sunan
sinolog V. H. Mair’in
görüşlerinde de değişiklikler yaratmıştır: “Bronz Çağı ve
Erken Demir Çağı’nın
Tarım Havzası popülasyonlarının kesin bir şekilde
tanımlanabilmesi için daha
kapsamlı fizik antropolojik ve genetik çalışmaların
yapılması gerekmektedir”
52
.
Ortaya çıkan bilimsel sonuçlar, V. H. Mair gibi çalışma
hayatını Tohar
araştırmalarına ve “Tohar” orijinli olduklarını düşündüğü
Tarım bölgesi
mumyalarına vakfetmiş çok önemli bir bilim adamının bile
genetik çalışmalar
doğrultusunda fikirlerinin nasıl değişmiş olduğunu
göstermektedir.
III. Yüeh-chih Göç Kronolojisi
Saka ya da İskit şeklinde tesmiye edilen Avrasyalı bozkır
kavimleri, M.Ö.
206/5 – M.Ö. 129-127/26 tarihleri arasında Baktriya,
Soğdiyana, İran ve Kuzey
Hindistan sınırlarında bilinen üç büyük göç ve istila
hareketi
gerçekleştirmişlerdir. Esasen, Yüeh-chih – Hun
çatışmalarının ürünü olduğunu
düşündüğümüz ve neticede Yüeh-chih’lerin Baktriya
sahasını kesin olarak ele
geçirmesiyle son bulan söz konusu bu zincirleme göç
dalgaları, Doğulu ve
Batılı kaynaklarda, adeta eş zamanlı bir kronolojide ve
ortak bir çerçevede yer
bulmuşlardır.
Şimdi, elimizdeki bilgiler ışığında Yüeh-chih’lerin göç
kronolojisini,
bilhassa Hunlar ve onlara bağlı Usun Kunmo’sunun
Yüeh-chih’lere karşı
gerçekleştirdikleri taarruzlar ve Saka göçleri bağlamında
aydınlatmaya
çalışacağız.
M.Ö. III. Çin kaynakları, ilk olarak Savaşan Devletler
döneminin (M.Ö.
475-221)53 kapanışından neredeyse 100 yıl kadar önce M.Ö.
318 yılında, bir
antlaşma dolayısıyla ilk kez kuzey sınırlarında yaşayan Hunlardan
[w.g.
Hsiung-nu/pin. Xiongnu] bahsetmişlerdi54. Çin için her
zaman büyük bir tehdit
kabul edilen, neredeyse kusursuz bir askeri stratejiye ve
olağanüstü savaşçılara
sahip bu atlı-savaşçı kavim, Sarı Nehrin (Huang-ho)
doğusunda, İç
Moğolistan’ın orta-güney sahası olan Ordos Platosu’nda
arz-ı endam ederken,
51 Dulik, et al., a.g.m., s. 234.
52 V. H. Mair, “The Mummies of East Central Asia”,
Expedition, v. 52, n. 3, 2010, s. 32.
53 E. Porter Wilkinson, Chinese History: A Manual, s. 10.
54 Taşağıl, a.g.e., s. 51.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[383]
nehrin batı tarafındaki Kansu bölgesinde ise bir başka
atlı-savaşçı kavim, Yüehchih’ler yaşıyordu55
. Üvey annesinin entrikaları sonucunda Hun hükümdarı olan
babası Ch’an-yü Tou-man56 tarafından Yüeh-chih’lere rehin
verilen veliaht
prens Mo-tu, bir yolunu bularak esaretten kurtulmayı
başarmış ve ülkesine geri
dönmüştür57. Mo-tu, yaptığı hatanın vahametini kavrayan
ve hayatının tehlikede
olduğunu anlayan T’ou-man tarafından 10000 atlının başına
getirilse de
bulduğu ilk fırsatta babası, üvey annesi ve kardeşini
öldürerek kendisini Hun
Ch’an-yü’sü ilan etti (M.Ö. 209)58. Cengâver Hun kavminin
yeni lideri ve
Büyük Hun İmparatorluğu’nun kurucusu Mo-tu, stratejik
açıdan çevresindeki
diğer atlı-savaşçı göçebe kavimleri tâbi kılmaya öncelik
verdi. Ülke sınırlarının
doğu – kuzeydoğu hattında hüküm süren göçebe Tung-hu
devletinin
megaloman mizaçlı hükümdarına hak ettiği cezayı vermek
için bilinen ilk
büyük seferine çıkacaktır. Bu tehdidi bertaraf ettikten
hemen sonra ise yönünü
batıya döndü ve Yüeh-chih’lerin üzerine yürüdü59.
Tung-hu’lara karşı
düzenlenen seferin tarihi kesin değildir60. Kaynaklardan
anlaşıldığı üzere tıpkı
Tung-hu’lar gibi Yüeh-chih’ler de bu dönemde çok
güçlüydü61. Hâkimiyet
alanlarını hayli genişletmiş olan Yüeh-chih’lerin
hükmettikleri topraklar,
doğuda bugünkü Ch’i-lien Dağları’ndan Altay ve Tanrı
dağlarının doğu ucuna
kadar uzanıyordu. Nüfuz bölgeleri ise Hetao’ya (Sarı
Nehir Büklümü) kadar
55 Aradi, “The Yue-chis, Kushans and Hephtalites”, s. 46.
56 Çin kaynaklarında adından ilk bahsedilen Hun hükümdarı
M.Ö. 215’de başa geçen T’ou-man
Ch’an-yü idi; K. Csornai, “Where Huns’ Blood Drew”,
Journal of Eurasian Studies, v. I,
2009, s. 33. Danhu/Tanhu ya da Ch’an-yü/Şan-yü Hun devletlerinde
“imparator” için
kullanılan unvandır; bkz. Abdülkadir Donuk, Eski Türk
Devletlerinde İdarî-Askerî Unvan ve
Terimler, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul,
1988, s. 37.
57 B. Ögel, “Eski Orta Asya Kabileleri Hakkında
Araştırmalar – I, Yüe-çi’ler”, s. 249; Konukçu,
Kuşan ve Akhunlar Tarihi, s. 4; Beckwith, İpek Yolu
İmparatorlukları, s. 4-5.
58 Han Hanedanlığı Tarihi Hun Monografisi (94A/B), s.
5-6.
59 A.g.e., s. 6-7.
60 Ögel’e göre bu tarih M.Ö. 205: bkz. B. Ögel, Büyük Hun
İmparatorluğu Tarihi, Kültür
Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1981, s. 324; Taşağıl’a göre
M.Ö. 206: Taşağıl, a.g.e., s. 54;
Gumiliev M.Ö. 205-204 civarı: bkz. Gumilëv, Hunlar, s.
80; Roux, M.Ö. 201 civarı: bkz.
Jean-Paul Roux, Türklerin Tarihi, çev. A. Kazancıgil-L.
Arslan, Kabalcı Yayınevi, İstanbul,
2007, s. 58; Riotto, M.Ö. 190’lar: Maurizio Riotto,
“Ancient Koreans and Xiongnu: What was
the Nature of their Relationship ?”, JNAH, vol. 6, no.1,
s. 14. Ögel, Hunların, Yüeh-chih’lere
ilk saldırısının M.Ö. 203 civarlarıyla
tarihlendirmektedir; bkz. Bahaeddin Ögel, “Çin
Kaynaklarına göre Wu-sun’lar ve Siyasi Sınırları Hakkında
Bazı Problemler”, AÜDTCF
Dergisi, c. 6, sayı 3, s. 264.
61 Han Hanedanlığı Tarihi (94 A/B), s. 5; Han Hanedanlığı
Tarihinde Batı Bölgeleri (96A/B), s.
36; Pulleyblank, “The Wu-sun and Sakas and The Yüeh-chih
Migration”, s. 154.
Egemen Çağrı Mızrak
[384]
yayılmıştı62. Neticede Yüeh-chih’lere hücum eden Mo-tu,
onları yendi ve
anavatanlarından olmasa da hükmettikleri bazı bölgelerden
onları “sürdü”. Han
Hanedan tarihi olayı şu şekilde aktarmaktadır:
“Geri döndükten sonra batıya saldırarak Yüeh-chih’leri
sürmüş; güneyde,
[Sarı] Nehrin güneyindeki Lou-fan ve Pai-yang beylerinin
[topraklarını
kendisine] katmıştı… eskiden olduğu gibi Han ile [Sarı]
Nehrin güneyinde sınır
oluşturmuş, Chu-na ve Fu-shih’ya kadar ulaşmıştı… Böylece
Mo-tu güç
kazanmış; yay çeken askerlerinin sayısı 300 bini
aşmıştı”63
.
Şimdi ise Batı’daki siyasi panoramaya kısaca değinerek bu
seferin
tarihini tespit etmeye çalışalım. Ahameniş
İmparatorları’ndan Darius’un,
Bisutun (Behistun) yazıtında yer alan ve Kserkes
(Xerxes)’in de Persepolis
kavimlerinden biri olarak kaydettiği Dahae’ler –
soyadları Aparni ya da Parni
denilen bir boyun önderliğindeki büyük bir göçebe boylar
konfederasyonu –
64
M.Ö. 247 civarında Arşaklılar ailesinin önderliğinde
Büyük İskender bakiyesi
Selevkos İmparatorluğu’ndan ayrıldı65. Yine aynı
dönemlerde M.Ö. 246/45’de
Selevkos’ların Baktriya satrabı Diodotos I,
İmparatorluğu’ndan ayrılarak
Fergana ve Soğdiyana’nın bir bölümünde [Semerkant
(Marakanda) ve
Kaşkaderya vahaları] bağımsız bir yönetim tesis etmiş ve
bilinen adıyla GrecoBaktriya Krallığı’nın kurucusu olmuştur66. Diodotos I’in
oğlunu tahttan
indiren67 satrap Euthydemos’un zamanında (M.Ö. 220-186)
Buhara’da
Selevkoslar’dan bağımsızlığını almış (M.Ö. 208/6), fakat
Selevkos İmparatoru
Antiochus III önce Arius Nehri Savaşı’nda Euthydemos’u
ağır bir yenilgiye
uğratmış ardından eski valisinin başkenti Zariaspa’yı
(Baktra/Belh) muhasara
altına almıştır68. Polybius’un Tarih’inde (Kit. XI, böl.
34), M.Ö. 212-205 arası
62 Taishan, “A New Theory About Zhang Qian’s Mission to
the Western Regions”, s. 3.
63 Han Hanedanlığı Tarihi (94 A/B), s.7.
64 Bu bağlamda Strabo’nun eserinde (Kitap XI, Böl. 7,
frag. 1) Dahae’ler hakkında verdiği bilgi
önemlidir: “Hazar Denizi girişinde sahilin sol yakasında
yaşayan göçebe veya yağmacı boylara
şimdikiler tarafından Dahae denir, ve soyadları
Parni’dir”; bkz. Strabo, a.g.e., s. 241.
‘Şimdikilerin ya da bu zamandakilerin’ şeklinde
belirttiği dönem M.Ö I. yy.’ın sonları ve M.S.
I. yüzyılın başlarıdır.
65 Gene R. Garthwaite, The Persians, Blackwell
Publishing, Oxford, 2005, s. 76.
66 Hans Loeschner, “Notes on the Yuezhi – Kushan
Relationship and Kushan Chronology”, s. 1.
67 C. Benjamin, “The Yuezhi Migration and Sogdia”, Ērān
und Anērān, Webfestschrift Marshak
2003:
http://www.transoxiana.org/Eran/Articles/benjamin.html
68 Hans Loeschner, “Notes on the Yuezhi – Kushan Relationship
and Kushan Chronology”, 2008,
s. 1; Polybius, Histories, trans. E. S. Shuckburgh,
Macmillian Publ., London-New York, 1889,
reprint:Bloomington,1962:[Kitap10,böl.49]http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Pers
eus%3Atext%3A1999.01.0234%3Abook%3D10%3Achapter%3D49; P.
Bernard, “The Greek
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[385]
olayları anlatılırken, Euthydemos’un, Antiochus III’ün
gönderdiği elçi Teleas’a;
kendisinin bir isyancı olmadığı, krallık yaşam-alanına
gittikçe yaklaşan büyük
göçebe güruhlarının her iki taraf için de mühim bir
tehdit oluşturduğunu ve bu
nedenden ötürü duyduğu kaygıdan bahsederek bir an evvel
barış yapmalarının
gerekliliğinden söz etmiştir69. Antiochus’un eski Partya
ve Baktriya
satraplıklarını tekrardan Selevkos otoritesine bağlama
amacıyla başlattığı
seferde (M.Ö. 208), önce Hirkanya üzerine gittiği
ardından yönünü Baktriya’ya
çevirerek Arius Nehri Savaşı’nda Euthydemos’un ordularını
yenip Baktra’yı
kuşattığı ve muhasaranın neredeyse 2 yıl sürdüğü70 göz
önüne alındığını göçebe
ordalarının Baktriya bölgesi sınırlarını sıkıştırdıkları
tarih M.Ö. 206/205 gibi
görünmektedir. Öyle ki bu tarihin, Mo-tu’nun Tung-hu
seferinden sonra Batı’ya
yönelerek Yüeh-chih’lere saldırdığı tarihle bağlantılı
olduğu açıktır. Hulasa,
Mo-tu’nun Tung-hu’lardan sonra Batı’ya Yüeh-chih’ler ve
başka diğer
kavimlere yaptığı hücum – özellikle Yüeh-chih’lerin doğu
ve kuzeydeki
yayılma sahalarından sürülmesi – Doğu Saka gruplarında
ciddi bir rahatsız
uyandırmış ve bunun sonucu olarak Batı yönünde bir Saka
hareketi
gerçekleşmiştir.
Bu birinci seferden sonra Mo-tu (ikt. M.Ö. 209-174) ve
oğlu Lao-shang
C’hi-yu (ikt. 174-161/160) zamanlarında Yüeh-chih’ler
üzerine sonuçları çok
ağır olan birer sefer daha düzenlenmiştir. Hangi Hun
C’han-yü’sünün
döneminde olduğu kesin olmamakla birlikte söz konusu
askeri seferlerin
sonucunda Yüeh-chih’ler, Kansu’daki anavatanlarından
çıkarak İli-Çu
Havzası’ndaki ikinci yurtlarına göç etmek zorunda
kalmışlardır. Han imparatoru
Hsiao Wen’in (Wen-ti) saltanatının 3. yılı yaz mevsiminde
(M.Ö 177), Hunların
Sağ Bilge Beyi Sarı Nehrin güneyine inerek sınır ihlali
yapmış ve Çin
topraklarını yağmalamıştı. Buna karşılık Wen-ti, Mo-tu’yu
yüklü miktarda
hediyelerle birlikte bir de mektup yollamış, durumu
açıklayarak uyarmıştır.
Bunun üzerine ertesi yıl (M.Ö. 176) Mo-tu da Han
devletine bir cevabî mektup
yollamıştır. Mo-tu mektubunda, Sağ Bilge Beyi’ni
cezalandırarak onu Yüehchih’lerin üzerine gönderdiğini; Yüeh-chih’lerin ağır
bir yenilgiye uğratıldığını
Kingdoms of Central Asia”, History of Civilizations of
Central Asia, vol. II, UNESCO, Paris,
1994, s. 97-98.
69 Loeschner,a.g.m., s. 1; Polybius, Histories, 1962:
[Kitap11, böl. 34]
http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus%3Atext%3A1999.01.0234%3Abook%
3D11%3Achapter%3D34.
70 A. D. H. Bivar, “History of Eastern Iran”, The
Cambridge History of Iran, vol. III (1), 1990, s.
187-188.
Egemen Çağrı Mızrak
[386]
ayrıca Lou-lan, Usun, Hu-chieh ve yakınlarındaki 26
ülkenin tamamının
Hunlara katılarak “yay çeken kavimlerin” tek bir aile
içinde toplandığını
yazmıştı71. İmparator Wen-ti, hükümdarlığının birinci
devresinin altıncı yılında
(M.Ö 174), Mo-tu’ya bir mektup daha yollar, fakat bu
mektup gönderilikten
kısa bir süre sonra Mo-tu ölür; “… kısa bir süre sonra
Mo-tu ölünce, oğlu Chiyü başa geçti ve ona Lao-shang Ch’an-yü unvanı verildi”
72. Bu kayıtlara göre
Mo-tu’nun Sağ Bilge Beyi’nin Yüeh-chih’lere yaptığı hücum
M.Ö. 177/176
senesidir.
Shih-chi ve Han-shu’dan öğrendiğimiz kadarıyla Mo-tu’dan
sonra Hun
tahtına oturan Lao-shang, bir anlamda babasından devr
aldığı misyonu devam
ettirmiştir. Yüeh-chih’lere saldırmış, savaş alanında
esir alınan Yüeh-chih
hükümdarını öldürerek kafatasından içki kâsesi yaptırmıştır73.
Savaşın tam tarihi
bilinmemektedir, lakin savaşın neticesinde bakıldığında
krallarının kafası
kesilen mağlup Yüeh-chih’lerin büyük bir utanç içinde
bulundukları
muhakkaktır. Çin kaynaklarına göre Yüeh-chih’ler Baktriya
sahasına işte bu acı
yenilgiden sonra gitmişlerdir:
[Han-shu 96A]: “Büyük Yüeh-chih’ler aslında göçebe bir
devletti.
Hayvanlarıyla birlikte yer değiştirirlerdi. Gelenekleri
Hsiung-nu’larla ile
aynıydı. [Vaktiyle] 100.000’den fazla okçu [askere
sahiptiler ve bu] güçlerine
dayanarak Hsiung-nu’ları küçük gördüler. Esasen Tun-huang
[ile] Ch’i-lien
arasında oturuyorlardı. Mo-tu Ch’an-yü zamanında
[Hsiung-nu’lar] Yüehchih’leri mağlup etmiş [ve] Lao-shang Ch’an-yü Yüeh-chih
[kralını] öldürüp,
kafatasından içki kâsesi yapmıştı. Yüeh-chih’ler bunun
üzerine uzağa kaçarak
71 Han Hanedanlığı Tarihi (94 A/B), s. 13-14. Krş.
[Shih-Chi 110]: Ögel, “Çin Kaynaklarına göre
Wu-sun’lar ve Siyasi Sınırları Hakkında Bazı Problemler”,
s. 259.
72 Han Hanedanlığı Tarihi (94 A/B), s. 16.
73 Han Hanedanlığı Tarihi (96A/B), s. 36. Krş. [Shih-chi
123]: Pulleyblank, “The Wu-sun and
Sakas and The Yüeh-chih Migration”, s. 154. Laoshang
Şanyü zamanında Yüeh-chih’lere
tattırılan acı mağlubiyet ve krallarının kafatasından
içki kâsesi yapılmasına dair diğer bir
kanıta, Şanyü Hu-han-yeh dönemine ait Han-shu 94B’deki
bir kayıtta rastlıyoruz: “Han
İmparatoru Yuan-ti zamanında M.Ö 43’lerde Şanyü
Hu-han-yeh’e, sarayda rehin oğluyla
birlikte bir garnizon komutanını (Han Ch’ang) ve saray
danışmanını (Chang Meng) elçi
sıfatıyla göndertmişti. İttifak yapıldıktan ve Ch’an-yü,
Han imparatorunun vasalı olmayı kabul
edip onların sınırlarını koruma sözü verdikten sonra;
Ch’an-yü, Meng, Han Chang ve devlet
ileri gelenleri Nuo Nehri’nin doğusundaki dağa çıkmış,
bir kır at kurban etmişlerdi. Ch’an-yü
özel bıçağıyla atından bir parça kazıyarak içkisine katıp
kaşıkla karıştırmıştı. Lao-shang
Ch’an-yü tarafından esir alınıp öldürülen Yüeh-chih
kralının kafatasından yapılan içki
kabından birlikte içilerek kan andı yapmışlardı”: bkz.
Han Hanedanlığı Tarihi (Bölüm 94
A/B), s. 57-58.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[387]
Ta-Yüen’i geçip batıda Ta-hsia [devletine] saldırmış [ve]
[onları kendilerine]
tâbi kılarak merkezlerini Kuei Nehri’nin kuzeyine
kurmuşlardı. [Batıya]
gidemeyen küçük bir grup, Nan-shan’da, Ch’iang
[kaviminin] koruması altına
girmiş [ve] Küçük Yüeh-chih’ler adını almıştı”74
.
Görüldüğü üzere hem Shih-chi hem de Han-shu’daki
kayıtlara göre
Yüeh-chih’ler, Lao-shang’ın hücumundan sonra Kansu
merkezli
anavatanlarından doğrudan Ta-hsia yani Baktriya’ya doğru
harekete geçmişler,
yolda zayıf bir grup esas kitleden ayrılarak Tibet
Platosunu geçip kuzey protoTibet kökenli Ch’iang kavminin himayesine
girmişlerdir. Bu kayıtlardaki
anakronizmi, Shih-chi böl. 123 ve Han-shu böl. 61’de yer
alan Chang-Ch’ien
biyografisi düzeltmektedir.
Hunlara çift taraflı cephe açmak ve Kansu koridoru
bölgesini kolonize
ederek hem Hunlarla, Tibetli Ch’iang’lar arasındaki
bağlantıyı kesmek hem de
çöller-dağlar ve stepler arasında uzanan tarım için
elverişli toprakları Çinlilere
açmak isteyen meşhur Han imparatoru Wu-ti75, bu amaçla
başarılı bir saray
görevlisi olan Chang’ı, baş düşmanları olan Hunlara karşı
ittifak teklif etmesi
için Büyük Yüeh-chih’lere göndermişti. Chang-Ch’ien, İmparator
Wu’nun
Chien-yüan saltanat devresinin (M.Ö. 140–135) ikinci
yılında (M.Ö. 139)
yanına aldığı Tan-Yi ailesinin Hun kökenli kölesi Kan-fu
ile birlikte yolcuğuna
başlamış [kafilesi yüz kişiden fazla idi], fakat çok
geçmeden Hunlara esir
düşmüştür76. Dönemin Hun Şanyüsü olan Chün-Chen’in (ikt.
M.Ö. 161/160 –
126)77 huzuruna çıkartıldığında, Şanyü ona “Yüeh-chih’ler
bizim
kuzeyimizdedir. Han, nasıl olur da oraya elçi
gönderebilir?...”
78 diyerek
serzenişte bulunmuştur. Şanyü bu cümlesiyle aslında çok
önemli bir noktayı
belirtmiş oluyordu. Chang, yolculuğuna Kansu’daki Lung
Dağları ile Sarı
Nehrin arasındaki Lung-hsi kentinde yola çıkmıştı ve
kuvvetle muhtemel
Hunların güney-batıdaki mülklerini üzerinden geçen bir
rota takip etmişti. Bu
bağlamda Şanyü de Chang’ın yakalandığı bölge üzerinden
Yüeh-chih’leri
74 Han Hanedanlığı Tarihinde Batı Bölgeleri (96A-B), s.
36. Krş. [Shih-chi 123]: Pulleyblank,
“The Wu-sun and Sakas and The Yüeh-chih Migration”, s.
154.
75 Julia Lovell, The Great Wall, Grove Press, New York,
2006, s. 72-73.
76 [Han-shu 61]: Han Hanedanlığı Tarihinde Batı Bölgeleri
(96A-B), s. 79, 81. Krş. [Shih-chi
123]: Taishan, “A Study of Saka History”, s. 54; Taishan,
“A New Theory about Zhang Qian’s
Mission to the Western Regions”, 2006, s. 3-4.
77 Taishan, “A Study of Saka History”, s. 53;
Pulleyblank, a.g.m., s. 156.
78 [Han-shu 61]: Han Hanedanlığı Tarihinde Batı Bölgeleri
(96A-B), s. 79. Krş. [Shih-chi 123]:
Taishan, “A Study of Saka History”, s. 54; Taishan, “A
New Theory about Zhang Qian’s
Mission to the Western Regions”, s. 4.
Egemen Çağrı Mızrak
[388]
kendilerinin kuzeyinde konumlandırmış olmalıdır ki bu da
M.Ö. 139 civarında
Büyük Yüeh-chih’ler hâlâ İli-Çu Havzaları ve Issık Göl’ün
kuzeyinde arz-ı
endam ettikleri anlamına geliyordu. Hunlar arasında bir
tür esaret hayatı
yaşamaya başlayan Chang, onuncu yılda bir fırsatını
bularak kaçmayı
başarmıştı. Tutsak olduğu yıllarda Büyük Yüeh-chih’lerin
şiddetli bir Usun
saldırısı sonucunda uzun bir göçe koyulduğunu öğrenmiş ve
kullandıkları göçyolu üzerinden giderek onları, Han’dan çok uzak bir bölgede,
Çinliler tarafından
Ta-hsia şeklinde tesmiye edilen Baktriya’da bulmuştur.
Batı’ya doğru hareket
eden Chang, onlarca gün gittikten sonra önce Ta-yüan’a
(Fergana) varmış, Tayüan hükümdarı tarafından yanına rehberler ve tercümanlar
verilerek K’ang-chü
ülkesine gitmesi sağlanmış ve K’ang-chü kralının da
yardımıyla nihayet yeni
Yüeh-chih ülkesine ulaşması sağlanmıştır. Hunlara karşı
Yüeh-chih’leri
kışkırtmayı başaramayan Chang Chien, yeni Yüeh-chih
yurdunda bir yıldan
uzun bir süre kaldıktan sonra dönüş yolunda Hunlara
tekrar esir düşmüştür. Ne
var ki şans yine onun yanındaydı. Şanyü Chün-Ch’en’in
ölümü üzerine Hun
ülkesinde çıkan karışıklıktan faydalanarak bir yıllık
kısa süreli bir tutsaklıktan
sonra kaçmayı başarmıştır79. Yaklaşık 13 yıl süren
maceralı bir hayattan sonra
Yüan-shuo saltanat devresinin 3. yılında (M.Ö. 126)80
ülkesine ve sadakatle
bağlı olduğu imparatoru Wu’ya ulaştı. Kısaca belirtmek
gerekirse Chang
Ch’ien’in göreve çıktığı M.Ö. 139 senesi civarlarında
Büyük Yüeh-chih’ler İliÇu Havzalarındaki ikinci yurtlarında; Chang’ın Hunlar
arasında geçirdiği 10
yıldan sonra kaçmayı başardığı dönemde yani M.Ö. 129
civarında ise Büyük
Yüeh-chih’ler Baktriya’daki üçüncü ve nihai
yurtlarındaydılar.
Şimdi, elimizdeki önemli bir kaydı daha aktararak esas
meseleyi yani
Yüeh-chih’lerin İli-Çu Havzaları ve Issık Göl dolaylarına
yaptıkları göçün
hangi Hun hükümdarı zamanında yapıldığına dair soruyu
cevaplandırmaya
çalışalım. Hunları kontrol altına alarak onları Han
yönetim sistemine çekmeyi
ve yeni bir stratejik politikayla vasallaştırılmış
Hunların gücünden yararlanmayı
düşünen bilge danışman Chia-İ/Jia Yi, Wen-ti’nin ilk
hükümdarlık-evresinin 8.
yılında (M.Ö. 172) sunmuş olduğu önergede Çin sınırlarını
taciz eden Yüeh-
79 [Han-shu 61]: Han Hanedanlığı Tarihinde Batı Bölgeleri
(96A-B), s. 80. Krş. [Shih-chi 123]:
Taishan, “A New Theory about Zhang Qian’s Mission to the
Western Regions”, s. 4-5.
80 Taishan, “A Study of Saka History”, s. 54;
Pulleyblank, “The Wu-sun and Sakas and The
Yüeh-chih Migration”, s. 154; Xinru Liu, “Migration and
Settlement of the Yuezhi-Kushan”,
s. 267.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[389]
chih’lerden söz etmişti81. Bu bilgi, Lao-shang döneminde
Yüeh-chih’lerin hâlâ
“eski toprakları” civarlarında ve Çin sınırlarına yakın
bölgelerde yaşadıkları
anlamına gelebilir. G. Haloun’un çalışmasından etkilenen
Maenchen-Helfen’e
göre Şanyü Lao-shang zamanında Hunlarla yapılan çetin
savaşlar sonucunda
Huang-ho’nun batısında Kansu ve Ning-hsia’daki
topraklarından göç eden
Yüeh-chih’ler, Batı’ya hareket ettiler. Yolda ikiye
bölünerek, Büyük Yüeh-chih
denilen esas kol Tanrı Dağları’nın kuzeyi, Yukarı İli, Çu
ve Narin bölgelerinde
arz-ı endam eden Saka boylarının topraklarına girdiler ve
onları mağlup ederek
30 yıl kadar ikamet edecekleri bu sahaya yerleştiler82.
Küçük Yüeh-chih
denilecek olan zayıf kol ise kuvvetle muhtemel Tibet
Platosu ile kuzeyindeki
Kansu Koridoru ve Tarım Havzası arasında adeta doğal bir
sınır görevi gören
Altun Tag’ın (Altın Dağ) doğu cenahıyla Ch’i-lien Dağları
civarlarına83
,
Kokunor Gölü çevresine yerleşecektir84
.
Hulasa, biz, Yüeh-chih’lerin, İli-Çu Havzaları ve Issık
Göl’ün kuzey
bölgesindeki ikinci ikametgâhlarına, Mo-tu zamanında
değil de Lao-shang
zamanında indirilen darbe sonucunda yani M.Ö. 172-161/60
arası bir tarihte göç
etmiş olma ihtimalini daha yüksek görüyoruz85. En azından
şunu söyleyebiliriz
ki Yüeh-chih’ler M.Ö. 177/76 – 161/60 arasında bir
tarihte Hunlardan yedikleri
darbe ya da darbelerin sonucunda İli ve Çu
Havzaları’ndaki topraklara kesin
olarak göç etmişler; yolculuk sırasında içlerinden zayıf
olan bir grup esas
kitleden ayrılarak Tibet Platosu’na yerleşmiştir. Daha
sonra Baktriya bölgesine
hareket edecek olan İli-Çu sahasındaki esas kol Büyük
Yüeh-chih, sığınmacı
kol ise Küçük Yüeh-chih adını almıştır.
Şimdi, Yüeh-chih’lerin göç serüvenindeki son iki döneme
geliyoruz.
Lakin bu noktada devreye yeni bir aktör girmektedir; Usun
kavmi ve onların
“Kunmo”86 adı ya da unvanıyla bilinen karizmatik
liderleri. Abel-Remuza ve
81 Taishan, “A Study of Saka History”, s. 53; C. T.
Sanft, Rule: A Study of Jia Yi’s Xin Shu, St.
Paul: Minnesota, 2005, s. 284-85.
82 Maenchen-Helfen, “The Yüeh-chih Problem Re-Examined”,
s. 71.
83 Maenchen-Helfen, “The Yüeh-chih Problem Re-Examined”,
s. 71.
84 Anup Rej, “Scythians and Sarmatians (Migration of the
Aryan Tribes)”, The Royal Norwegian
Embassy, Bangkok, 2003, s.6; Aradi, a.g.m., s. 46.
85 Craig Benjamin bu ilk büyük göç tarihini M.Ö. 162
civarları olarak verirken, Rosenfield ise
M.Ö. 165 civarı olarak göstermektedir: bkz. C. Benjamin,
“The Yuezhi Migration and
Sogdia”, 2003:
http://www.transoxiana.org/Eran/Articles/benjamin.html; Rosenfield, The
Dynastic Arts of the Kushans, s. 10.
86 Kunmo/Kunmi unvan ya da ismini, gramer bakımından
inceleyen K. Shiratori, kunmo (kuənmak [Bag], kuən-miya [Biya], kuən-bian)
olarak okumuş ve Türkçe lügat üzerinden neticede
bunun, Khan-beg (Khan-biy) unvanının Çinceye aktarılmış
şekli olduğuna kanaat getirmiştir;
Egemen Çağrı Mızrak
[390]
Klaproth, Usunların ırki olarak Indo-Got ahalisine mensup
oldukları hipotezini
ortaya koyarken (bu görüş, bilim çevrelerince destek
bulmamış ve yitipgitmiştir); Ting-ling uzmanı Grumm-Grjimaylo onların kökeninin
Türk – İndoGot karışımı bir ırk olduğu kanaatindeydi. F. Grenar ise Jeti-su
yani Yedisu
bölgesi Usunlarının Fino-ugor kökenli olduğu teorisini
ileri sürmüştür87. Halk
bazında ise Usunlar, V.V. Grigoriev, T. Kingsmill, G.
Vernadsky ve daha sonra
A. N. Bernshtam ve S. P. Tolstov gibi meşhur bilim
adamlarınca Saka/İskit
kabilelerinden olan ve İndo-İrani kabul edilen “As”’lar
ile yani Strabo’nun
“Asi/Asii”’leri ve Pompeus Trogus’un
“Asian/Asianos”’larıyla özdeşleştirilmiş;
yine aynı teori üzerinden hareket eden İsveçli Jarl
Charpentier de
anavatanlarının Doğu Türkistan olduğunu ileri sürdüğü As
ve Alanlar’ın
günümüz Osetleri’nin ataları olduğunu, Usun’un da “As
(veya Os)” teriminin
bozulmuş bir transkripsiyonundan başka birşey olmadığını
ileri sürerek onları
da (As-Alan halkı bağlamında) bugünkü Osetlerle
ilişkilendirmiştir. I. I.
Umnyakov ise uzunca bir süre hiçbir itiraz gelmeyen bu
konuda, “ses benzerliği
dışında hiçbir bir kanıt” bulunmadığını söyleyerek
As-Usun aynileştirmesine
karşı çıkmıştır88. Tarihçi ve etnograf N. A. Aristov, bir
yığın tarihsel-etnografik
materyale dayanarak kadim Usunların Türkçe konuşan bir
halk olduğunu ve
Yenisey Kırgızları’nın batı kollarından biri oldukları
sonucuna varmıştır89. Altı
yıl sonra, Japon tarihçi K. Shiratori, Çin hanedan
yıllıklarında geçen Usunlara
ait unvan ve isimleri deşifre ederek Aristov’un
hipotezini doğrulamıştır. Bu
görüş aynı zamanda F. Hirt, O. Franke, J. Marquart ve
kısmen de P. Pelliot gibi
büyük sinologlar tarafından da kabul görmüştür90. Usunlar
üzerine muhtelif
çalışmalar yapan Çinli bilim-adamı Qian Boquan, Usunların
kökensel
bağlantıları hususunda pek çok milletinin adının
geçmesine rağmen konunun
Marquard Kun-beg – Kun-biy; L. Bazin ise Kün-bag –
Kün-bai – Kün-Byan şekillerinde
okumuşlardır. Bkz. Yu. Zuev, “Ethnic History of Usuns”,
Archeology and Ethnography, c.
VIII, Alma-Ata, 1960, s. 12.
87 Zuev, “Ethnic History of Usuns”, s. 5.
Grumm-Grjimaylo’nun bu konudaki görüşleri için ayrıca
bkz. G. Ye. Grumm-Grjimaylo, Zapadnaya Mongoliya i
Uryanhayskiy Kray, Akademiya Nauk
SSSR, Leningrad, 1926, s. 5-7.
88 Zuev, a.g.m., s. 6.
89 Zuev, a.g.m., s. 6.
90 Zuev, a.g.m., s. 7. Ayrıca bkz. K. Shiratori, Uber die
Wu-sun Stamm in Zentral Asien, Keleti
Szemle II-III, Budapest, 1902, s. 103-140; F. Hirth,
Nachworte zur Inschrift des Tonjukuk, St.
Pb., 1898, s. 49; Otto Franke, Chinesische Quellen zur
Kenntnis der Turkvolker und Skythen
Zentralasiens, Berlin, 1904, s. 21; J. Marquart, Uber das
Volkstum der Komanen, Berlin, 1914,
s. 69; P. Pelliot, “A propos des Comans”, Journal
Asiatique, Nisan-Haziran 1920, s. 138.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[391]
ağırlıklı olarak Türkler – Yüeh-chih’ler üzerinde
yoğunlaştığını
belirtmektedir91
.
Chang-Ch’ien’in raporlarında, yukarıda olası
kökenlerinden
bahsettiğimiz Usun kavminin efsanevi hükümdarı “Kunmo”
hakkında detaylı
malumat verilmiştir. Kayıt, bu iki kaynakta bazı
farklılıklarla yer almış olsa da
biz burada meselenin tartışmasına girmeyeceğiz. Genel
itibariyle Han-shu böl.
61’deki kayıt daha kapsamlı ve tarihsel gerçekliklerle
daha uyumlu olduğu için
esas olarak onu kullanacağız, lakin Shih-chi 123’deki bazı
önemli detaylara da
yer vererek en olası senaryo dâhilinde söz konusu kaydı
kısaca özetlemeye
çalışacağız. Hikâyeye göre Kunmo, henüz bebek yaştayken
Usun hükümdarı
olan babası Nan-tou-mi, Yüeh-chih’ler tarafından
öldürülmüş ve toprakları işgal
edilmişti. Kaçabilen Usunlar ise Hunlara sığınmıştı. Bu
arada Yüeh-chih’ler ve
işbirlikçilerine karşı Kunmo’yu saklayan Yabgu [Hsi-hou]
Pu-chiu, bebekle
ilgili birtakım doğa-üstü olaylara şahitlik etmiş – bir
dişi kurdun bebeği
emzirdiğini, gagasında et parçası tutan bir
karganın/kuzgunun da onun etrafında
dönüp durduğunu görmüştü – ve onun “kut” sahibi olduğuna
kanaat getirerek
Hun Şanyüsü’nün huzuruna getirmişti. Şanyü, çok
etkilendiği ve sevdiği bu
bebeği himayesi altına aldı. Kunmo, artık tam anlamıyla
yetişkin bir erkek
olunca Şanyü onu askeri faaliyetlerde görevlendirdi. Elde
ettiği zaferlerle büyük
ün kazandı. Başarılarına binaen Hun Şanyüsü, Kunmo’yu
“Batı
Duvarının/Bölgelerinin” ebedi muhafızı tayin etti ve
babasının emaneti olan
Usun halkını ona geri verdi. Bundan sonra Kunmo daha
bağımsız hareket
etmeye başladı ve çevresindeki küçük ülkelere saldırılar
düzenledi. Bir süre
sonra kendisine bağlı ve tamamı savaş alanında deneyimli
birkaç 10000 gözü
pek okçuya sahip olmuştu. Yeterince güçlendiğinde
babasının öcünü almak için
Şanyü’den izin istedi. Böylece Batı’ya doğru hareket etti
ve Büyük Yüehchih’lere taarruz ederek onları ezdi. Büyük Yüeh-chih’ler ise bir
kez daha
Batı’ya doğru göç ettiler ve Ta-hsia’ya yani Baktriya
bölgesine göç ettiler.
Kunmo, kendi halkını tam anlamıyla bir araya getirdi ve
orada oturup kaldı.
Ordusu gittikçe güçlendi. Biat ettiği Şanyüsü öldüğünde
ise artık ne Hun
sarayına uğrayıp itaat arz etmek ne de onlara hizmet
etmek istiyordu.
Binaenaleyh, Hunlar onun üzerine ordu sevk etti fakat
yenilgiye uğradılar. Bu
hadiseden sonra Hunların tamamı, bu Usun kralının ilahi
bir güce sahip
91 Romgard, “Ancient Human Settlements in Xinjiang and
the Early Silk Road Trade”, s. 35: dn.
94.
Egemen Çağrı Mızrak
[392]
olduğuna daha da çok inandı ve ondan uzak durdular92.
Kayıtlar, tüm bu
süreçler zarfında Kunmo’nun sanki tek bir Şanyü’ye bağlı
olduğu hissi
yaratmıştır. Lakin kronolojik olarak imkânsız gözüken bu
durum,
araştırmacıların tarihsel süreçler göz önünde
bulundurularak yaptıkları
tahminlerle şekillenmiştir. Hadiselerin tarihsel
gidişatına bakıldığında
Kunmo’nun Mo-tu döneminde himaye altına alındığı görüşü
ağır bassa da
bunun tam olarak ne zaman gerçekleştiği hususunda yine
tartışmalar söz
konusudur. Şimdi bu tartışmalara girmeyeceğiz, fakat
Chang Ch’ien’in
raporlarından anlaşıldığı üzere Kunmo’nun, Yüeh-chih’leri
Baktriya’ya sürme
hadisesi M.Ö. 130 civarlarında gerçekleşmişti ve
Kunmo’nun bu dönemde bağlı
olduğu Şanyü, kesinlikle Ch’ün Chen (M.Ö. 161/160-126)
idi. Dolayısıyla onun
ölümünden sonra da artık Hunlara bağımlı bir vasal devlet
olmak yerine
tamamen bağımsız bir statüye geçmek istemiş ve bu
arzusunu da
gerçekleştirmeyi başarmıştı.
Batı kaynaklarının M.Ö. 145-140 arasıyla tarihlendirdiği,
Karadeniz’in
doğu sahillerinden Sir-derya’nın batı kıyılarına kadar
uzanan geniş bir
coğrafyayı kapsayan ve nihayetinde Greko-Baktriya
Krallığı’nın sona ermesine
sebep olan meşhur Saka istilasının başlangıcının ya da
bir başka deyişle bu istila
dalgasını tetikleyen hadisenin; Kunmo’nun, Batı Bölgeleri
Muhafızlığı
makamına tayin edilmeden önce ya da sonra Hun hükümdarına
bağlı olarak Batı
sınırlarında gerçekleştirdiği askeri faaliyetlerle
ilişkili olduğu kanısındayız.
Babasının intikamını almayı adeta kendisine bir görev
edinmiş olan
Kunmo’nun, M.Ö. 145 civarlarında İli-Çu bölgesindeki
Yüeh-chih’ler ve
onlarla konfederatif bir şekilde yaşadıkları anlaşılan
Sakalar üzerine muhtelif
hücumlar tertip etmesi ve bu saldırılardan önemli
darbeler alarak toprak
kaybeden veya kendi iktidarlarıyla sorunlar yaşayan
Yüeh-chih ya da Saka
boylarının da bir şekilde Batı’ya kaçarak kendilerine
katılan başka gruplarla
birlikte büyük bir göç hareketi başlatmaları kuvvetli bir
ihtimaldir. Bilindiği
gibi göçebe devletler ya da imparatorluklarda, otorite
zafiyetlerinin yaşandığı
dönemlerde bu gibi süreçlerin yaşanması olağandı.
92 [Shih-chi 123]: E. G. Pulleyblank, “The Wu-sun and
Sakas and the Yüeh-chih Migration”, s.
155; [Han-shu 61]: Pulleyblank, “The Wu-sun and Sakas and
the Yüeh-chih Migration”, s.
156-157. [Han-shu 61]’deki kayıt için ayrıca bkz.
Taishan, “A Study of Saka History”, s. 131;
Han Hanedanlığı Tarihinde Batı Bölgeleri (96A-B), s. 84.
Pulleyblank’ın Batı Duvarı ya da
Batı Hisarı hakkındaki açıklaması için bkz. Pulleyblank,
a.g.m., s. 155: dn. 4; Taishan, a.g.m.,
s. 132, 142-143: dn. 4.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[393]
Başlangıç nedenini, Kunmo’nun saldırılarına ve
istilalarına bağladığımız
bu göç hareketinin Batı Türkistan’da yarattığı
sarsıntının etkilerini Batılı
kaynaklardan öğrenmekteyiz. Yunan kökenli Strabon,
Coğrafya isimli eserinde,
Saka kabileleriyle ilgili malumat verirken Greko-Baktriya
Krallığı topraklarının
işgale uğradığı söz konusu saldırılar hakkında şunları
yazmıştır [Kitap XI, Böl.
8, frag. 1-4]:
“… İçlerinde en meşhur olanları Iaxartes’in diğer
tarafındaki, Sacae ve
Soğdiyana’nın karşısındaki ülkeden gelen ve Baktriya
Greklerini süren Asii,
Pasiani, Tochari, Sacarauli kabileleridir… Baktriya’yı
işgal ettiler.
Ermenistan’ın verimli arazilerinin büyük bir kısmını ele
geçirdiler ve buralara
kendi adlarını verdiler, Sacasen. Hatta onlar Karadeniz
[Euxine] yakınlarına
yerleşen ve şu an Pontici denilen Kapadokyalılar’ın
topraklarına kadar
ilerlediler”93
.
M.Ö. 145-140 civarında iki kol üzerinden gerçekleşen bu
Saka göçünde;
Strabo’nun bahsettiği Batı yönünde hareket eden kol,
Greko-Baktriya
Krallığı’nın merkezi otoritesinin son bulmasına neden
olmuştur94. M.Ö. 140
civarında Greko-Baktriya Krallığı kesin olarak
yıkılmıştı95, son kralları ise M.Ö.
141/40’lara kadar hüküm süren Heliocles idi96. Strabo’nun
da belirttiği gibi bu
şiddetli saldırı dalgası öylesi geniş bir coğrafyayı
kapsıyordu ki Baktriya
sahasının yanı sıra Ermenistan ve Karadeniz’in doğu
kesimlerini de içine
almıştı. Helmend Havzası’nın Sakalarla dolması nedeniyle
bölge, Sakastan
(daha sonraki ismi Sistan) adıyla anılmaya başlanmıştı.
Pamirler üzerinden
Kuzey Hindistan’a giren diğer kol ise Greko-Baktriya
devletinin bir uzantısı
olan İndo-Grek Krallıkları ile çarpışmış ve bölgede
önemli fetihler
yapmışlardır97. Trogus Pompeius ise genel olarak Saka
şeklinde tesmiye edilen
dört kuvvetli göçebe boy arasında vuku bulan iktidar
mücadelesi hakkında
önemli bilgiler vermektedir. Justin’in Epitome’undaki
Trogus Pompeius’un
93 The Geography of Strabo, s. 245-246.
94 Bregel, An Historical Atlas of Central Asia, s. 8.
95 Tarn, Greeks in Bactria and India, s. 272-273; A. K.
Narain, The Indo-Greeks, The Clarendon
Press, Oxford, 1957, s. 141.
96 Bregel, a.g.e., s. 8.
97 M.Ö. 185 civarlarında Greko-Baktriya kralı Demetrius
I, güneyindeki Hindikuş Dağları’nın
ötesine yani Hindistan coğrafyasında işgal hareketine
girişti. M.Ö. 171 civarlanda
Hindistan’dayken bir Yunan soylusu olan Eucratides
tarafından altedildi. Kuzey
Hindistan’daki fetih misyonunu devralan Eucratidesle
birlikte bağımsız bir İndo-Grek
devletinin de temelleri atılmış olacaktı. Hindistan’daki
bu Yunan devleti M.S. I. Yüzyılın ilk
yıllarına kadar ayakta kalacaktı; Bregel, a.g.e., s. 8.
Egemen Çağrı Mızrak
[394]
prologlarında belirtilen (Kitap XLI): [deinde quo
regnante Scyhicae gentes,
Saracae et Asiani, Bactra occupauere et Sogdianos] =
“İskit kabileleri Saraucae
ve Asiani, Baktriya ve Soğdiyana’yı ele geçirdiler”98; ve
(Kitap XLII): [Reges
Tocharorum Asiani interitusque Saraucarum] = “Tocharların
(Tochari/ Thocari/
Thogarii) kralları Asiani’ler, Sarauca/Sacarauca’lara son
verdiler”99. Trogus’un
Sarucae ve Asiani’sinin Strabo’nun Sacarauri ve
Asii’siyle aynı kabileler
olduğu muhakkaktır100
. Tüm bu veriler ışığında Sir-derya’nın ötesinden gelen
ve Batılılar tarafından Saka kabileleri olarak tesmiye
edilen dört atlı-savaşçı
bozkırlı boyun, Greko-Baktriya Krallığına son verdiğini
ve devamında Baktriya
ile Soğdiyana’nın bu grupların işgali altına girdiğini
anlıyoruz. Trogus’un
devreye girmesiyle de Toharların efendileri konumundaki
Asiani’lerin,
Sacarauri’lere saldırarak onları da itaat altına
aldıklarını görüyoruz.
Doğu Türkistan’dan başlayarak Afganistan – Tacikistan
sahasında
nihayetlenen, Yüeh-chih göçlerinin son safhasına gelmiş
bulunmaktayız. Daha
öncede belirttiğimiz gibi Chang Ch’ien’in raporlarında,
Kunmo’nun babasının
intikamını aldığı kesin bir zaferle, Büyük Yüeh-chih’leri
tarumar ettiğini ve
sonuncularında Baktriya’ya göç ettiklerini belirtmiştir.
Batı kaynaklarından
alınan bazı haberler ve daha da önemlisi arkeolojik
vesikalar bu durumu
desteklemektedir. Yüeh-chih’lerin Kansu’dan Baktriya’ya
uzanan göç yollarına
ilişkin arkeolojik çalışmalar yapan ve bu araştırmalar
sonucunda Kansu – Issık
Göl – Zerefşan Vadisi – Kuzey Baktriya bölgelerinde
Yüeh-chih’ler ve onların
göç yollarıyla ilişkili olarak bir dizi maddi kültür
kalıntıları bulan
Zadneprovsky’e göre Yüeh-chih’ler güney-batı Fergana’daki
kısa süreli bir
konaklamanın ardından (M.Ö. 133/2 kışı ya da 132/1)
K’ang-chü devletinin
sınırlarına girmişlerdi101. K’ang-chü devleti ise
“kaybedecek bir şeyi olmayan”
bu kavimle olası bir çatışmayı engellemek amacıyla
onların Zerefşan
Vadisi’ndeki “küçük krallıklar”102 üzerinden geçerek
gitmelerine engel
98 Marquard’ın bu metni tercümesi ve izahı şu şekildedir:
“İskit kabileleri Saraucarum’lar
Baktriya’yı, Asiani’ler ise Soğdiyana’yı işgal ettiler”;
bkz. J. Marquart, Ērānšahr: nach der
Geographic des Ps. Moses Xoranac’i, Weidmannsche
Buchhandlung, Berlin, 1901, s. 205;
Maenchen-Helfen, “The Yüeh-chih Problem Re-Examined”, s.
74.
99 Maenchen-Helfen, “The Yüeh-chih Problem Re-Examined”,
s. 74.
100 O. Maenchen-Helfen, a.g.m., s. 74; Taishan, “The
Origin of the Kushans”, s. 6.
101 Y. A. Zadneprovsky, “Migration Paths of the Yueh-chih
based on Archeological Evidence”,
Circle of Inner Asia Art Newsletter, No. 9, London, 1999,
s. 3-6.
102 Walter, Han-shu’da anlatılan ve Tang-shu’nun müellifi
tarafından yorumlanarak aktarılan
kayda dayanarak K’ang-chü’nün (Soğdiyana’nın bazı belli
başlı kentleriyle beraber başka
diğer komşu kentlerden oluşan bölgedir) 5 küçük
krallığının şunlar olduğunu belirtir: Čač
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[395]
olmamıştı. Han İmparatoru Wu-ti’nin sadık diplomatı
C’hang-Ch’ien’in
raporları ve Zadneprovsky’nin arkeolojik
araştırmalarından anlayabildiğimiz
kadarıyla kuvvetle muhtemel M.Ö. 131/130 civarlarında
Büyük Yüeh-chih’ler
Baktriya’ya ulaşmış ve bölgeyi kontrol altına
almışlardır. Hans Loeschner, son
araştırmalar ve arkeolojik vesikaları değerlendirerek,
Büyük Yüeh-chih’ler
Baktriya sahası başta olmak üzere eski Greco-Baktriya
topraklarını istila
hareketinin tıpkı M.Ö. 145-140 senelerinde vuku bulan
Saka istilasıyla benzer
bir şekilde, hem doğudan (Amu-derya’nın aşağısından
Comedai yoluyla) hem
de batıdan (Soğdiyana’daki Zerefşan ve Kaşka-derya
Vadilerini geçerek)
gerçekleştirilmiş olduğunu iddia etmiştir103
.
Büyük Yüeh-chih’lerin bu uzun göç hareketinin etkileri,
bilhassa
Partya’nın doğu sınırlarında ortaya çıkarttığı kargaşa
nedeniyle Batı
kaynaklarındaki yerini almıştır. Konfederatif bir yapıdan
teşkilatlı bir devlet
haline dönüşen Dahae Sakaları’nın Parni sülalesinden inme
Partlar,
hükümdarları Arşaklı Mithrades I (Mitadres)
(M.Ö.171-139/138) döneminde
çıkışa geçmiş, Partya’dan Horasan’a ve Elbruz Dağları’nın
doğusuna kadar
uzanan bir coğrafya’da hüküm süren beş Selevkos
idarecisi, onun kılıcının
keskinliğini tatmak zorunda kalmıştı. Babil ve Selesya’yı
Selevkoslar’dan
almayı başaran Part kralı, daha sonra Hirkanya
(Hyracania) – hemen hemen
Partya ve Hazar Denizi arasındaki bölgeye verilen isim –
üzerine yönelip
bölgeyi kontrol altına almış ve ardından da birlikleri
Susa’yı ele geçirmeyi
başarmıştı. Bu arada Doğu’da ise otoritesini İndus
Nehri’ne kadar genişleten bu
büyük hükümdar M.Ö 139/138’de öldüğünce yerine 43
yaşındaki oğlu Phraates
II (M.Ö. 139/138 – 128) geçti104. Arşaklı hükümdarı
Phraates II (M.Ö. 132/31-
128/27), Antiochus VII Sidetes’i (M.Ö. 139/38-129)
Medya’da vuku bulan
savaşta ortadan kaldırmış (M.Ö. 129); lakin, Selevkos
hâkimiyetindeki Suriye
topraklarına akın yaptığı sırada (M.Ö. 129 civarı)
Kuzey-doğudan topraklarına
yönelen Saka hücumunu haber alınca geri dönerek onlara
karşı savaşmıştı105
.
Ertesi yıl Sakalara karşı gerçekleştirdiği bir sefer
sırasında ise onlar tarafından
(Çaç/Taşkent), Bocāra (Buhara), Kešš (Keş/Şehrisebz) ,
Kuşaniye (Semerkant’ın batısı) ve
Khwarizm (Harezm/Hive); bkz. M. N. Walter, “Sogdians and
Buddhism”, Sino-Platonic
Papers, Kasım 2006, s. 6.
103 Hans Loeschner, “Notes on the Yuezhi – Kushan
Relationship and Kushan Chronology”,
Oriental Numismatic Society, s. 20.
104 Garthwaite, The Persians, s. 76.
105 F. Assar Gholamreza, “A Revised Parthian Chronology
of the Perios (165-91 BC.)”, s. 98,
104-105, Greek and Hellenistic Studies, ed. Edward
Dabrowa, vol. 11, Jagiellonian University
Press, Krakow, 2006.
Egemen Çağrı Mızrak
[396]
öldürülmüştü (M.Ö. 128/127)106. Yerine geçen amcası
Artabanus’un (M.Ö. 127-
26/126-22)107 kaderi de yeğeninden farklı olmamıştı. Part
topraklarına yayılan
Saka gruplarından biri olarak görülen Thogarii/Tohar’lar
üzerine düzenlediği
bir seferde, savaş alanında kolundan [zehirli bir
okla]108 vurularak
öldürülmüştü109. Görüldüğü üzere Büyük Yüeh-chih’lerin
Baktriya sahasına
gelişiyle birlikte, M.Ö. 129-127/126 yılları arasında
Part İmparatorluğu’nun
doğu - kuzeydoğu sınırlarında ciddi sorunlar ortaya
çıkmış, “Saka” olarak
adlandırılan atlı-savaşçı gruplara karşı giriştikleri
mücadelelerde iki
imparatorlarını kaybetmişlerdir.
Çin kaynaklarında anlatılan haberlerden anlaşılacağı
üzere Baktriya
sahasına giren Yüeh-chih’ler, bölgeyi kolaylıkla ele
geçirmişler ve pay-i
tahtlarını da Amu-derya Nehri’nin kuzeyine
kurmuşlardı110. Tek bir hükümdarın
idaresi altında merkezi bir otoritenin bulunmadığı bu
ülke küçük yerel
derebeyliklerle kaplı idi. Han-shu 96A Batı Bölgeleri “Ta
Yüeh-chih”
maddesinde Büyük Yüeh-chih’lerin Ta-hsia yani Baktriya’yı
neden kolay işgal
ettikleri ve bölgenin idari konumu şu şekilde
anlatılıyordu: “Esasen Ta-hsia
[ülkesinde] [tek bir] büyük idareci veya yönetici yoktu.
Şehirlerin çoğunda
küçük idareciler bulunurdu. Halkı zayıftı ve savaşmaktan
korkardı. Bu yüzden
Yüeh-chih’ler [buraya] geldiklerinde hepsi [onlara] tabi
oldu…”
111
. XII.
Yüzyıla ait Kalhana’nın Rajatarangini [Krallar Nehri]112
isimli Sanskritçe
106 [kitap 42, frag. I]: Justin, Epitome of the Philippic
History of Pompeius Trogus, trans. by J.
Selby Watson, George Bell & Sons, London, 1886, s.
278; Gholamreza, “A Revised Parthian
Chronology of the Perios (165-91 BC.)”, s. 105; Enoki et
al, “The Yüeh-chih and Their
Migration”, s. 175. Ayrıca bkz. , [Arsăces]: Harry T.
Peck, Harpers Dictionary of Classical
Antiquities, Harper&Brothers, New York, 1898, s. 133.
107 Gholamreza, “A Revised Parthian Chronology of the
Perios (165-91 BC.)”, s. 116. Justin’deki
Artabanus’un tahta geçme tarihini ya da numizmatik
verilere bakıldığında bu kişinin Bagasis
mi yoksa Artabanus I (M.Ö. 126-122) olup olmadığı
meselesini tartışmıştır bkz. aynı eser, s.
112-129. Debevoise (1938) ise Artabanus’un ölüm tarihini
M.Ö. 124/23 olarak gösterir; bkz.
Enoki et al, “The Yüeh-chih and Their Migration”, s. 175:
dn. 15.
108 Gholamreza, a.g.m., s. 112.
109 [kitap 42, frag. II]: Justin, Epitome of Pompeius
Trogus, s. 278.
110 Shih-chi 123 ve Han-shu 96A’da, Fergana’yı (Ta-yüan)
geçen Yüeh-chih’lerin Baktriya’ya
(Ta-hsia) ulaştıkları, ve merkezlerini Amu-derya’nın
(Kuei-shui) kuzeyine kurdukları
yazılmaktadır. Bkz. Han Hanedanlığı Tarihi’nde Batı
Bölgeleri (96A/B), s. 36. Krş. Taishan,
“The Origins of the Kushans”, s. 2-3; Taishan, “A Study
of Sakā History”, s. 55-56.
111 Han Hanedanlığı Tarihi’nde Batı Bölgeleri (96A/B), s.
36. Krş. Taishan, “The Origins of the
Kushans”, s. 2-3
112 Encyclopædia Britannica, “Rajatarangini”,
Encyclopædia Britannica Online, Web. 10 Oct.
2012.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[397]
kroniğinde, Baktriya’daki halkın hiç savaşmadan
Yüeh-chih’lere boyun eğdiği
bildirilmektedir113
. Bu da kuvvetle muhtemeldir ki Strabo’nun faillerden
dördünün adının bildirildiği M.Ö. 145-140 civarlarındaki
Saka hücumlarıyla
esasında Greko-Baktriya Krallığı’nın tamamen ortadan
kalktığının ve söz
konusu coğrafyada, başta müstevli Saka kabileleriyle
bölgenin yerel
unsurlarının tesis ettikleri feodal beyliklerin hâkimiyet
kurdukları anlamına
geliyordu. Usun saldırısına uğrayan Yüeh-chih’lerin
Baktriya bölgesine
gelişlerini M.Ö. 133 – 129 seneleri arasıyla
tarihlendiren Maenchen-Helfen’e
göre Baktriya hiçbir zaman Sakalar tarafından işgal
edilmemiş, bölge ilk kez ve
kesin olarak Yüeh-chih’ler tarafından işgal edilmişti114.
Örneğin, Kuzey GrekoBaktriya’nın M.Ö. II. yy.’da iki ayrı göçebe istilasına
uğradığını [birincisinin
M.Ö. 145-140 civarlarında ve diğerinin de bundan yaklaşık
15 yıl sonra M.Ö.
130’larda] söyleyen C. Benjamin’e göre ise Usunlar
tarafından İli-Çu
havzasından M.Ö. 133/2 civarlarında çıkartılan
Yüeh-chih’ler, Baktriya
sahasına geldiklerinde ise topraklarının önemli bir
bölümünü Sakalara kaptırmış
olan son Grek elitleri de dikkatlerini tamamen Hindikuş
Dağları’nın güneyine
çevirmek zorunda kalmışlardı115. Gerçi geride bazı zayıf
Helen bakiyeleri
kalmışsa da onlara da nihai darbeyi Yüeh-chih’ler
indirmiş olmalıdır.
Sonuç
M.Ö. III. yüzyılın sonları ve M.Ö. II. yüzyılın
başlarında İç Avrasya’nın
en kuvvetli devletlerinden biri olan Yüeh-chih’ler, önce
Hun saldırıları
nedeniyle Kansu’daki eski yurtlarından sonrasında ise
Hunlara bağlı Usun
Kunmosu’nun saldırıları nedeniyle İli-Çu havzalarında
bulunan İç Asya’daki
ikinci yurtlarından çıkartılmış ve nihayet, Afganistan –
Tacikistan sahasına yani
Eski Çağ’daki adıyla Baktriya’ya doğru uzun bir yolculuğa
başlamışlardır. Tüm
bu mücadele süreçleri boyunca doğaldır ki önlerindeki
Saka topluluklarını
yerlerinden ederek harekete geçirmiş, böylece yaklaşık 75
yıllık bir süre zarfı
içinde Asya’nın batısındaki yerleşik Helen ve Pers
medeniyetlerini zincirleme
bir göç dalgasının pençesine düşürmüşlerdir. M.Ö. 206/5,
M.Ö. 145 – 140 ve
M.Ö. 129 – 127/26 yılları arasında Baktriya sahası ile
Partya’nın doğu-kuzey
sınırlarında yoğun bir “Saka” baskısı olduğu neredeyse
kesindir. Aslında buna
113 Taishan, “A Study of Sakā History”, s. 29-32;
Taishan, “The Origins of the Kushans”, s. 3.
114 Maenchen-Helfen, “The Yüeh-chih Problem Re-Examined”,
s. 71.
115 Benjamin, The Yuezhi (Origin, Migration and the
Conquest of Northern Bactria), s. 164-166,
189.
Egemen Çağrı Mızrak
[398]
atlı-savaşçı göçebe kavimlerin baskısı desek daha doğru
olacaktır. Çünkü
bildiğimiz gibi Roma, Yunan ve Pers kaynakları,
haklarında çok az şey
bildikleri bu göçebe kavimleri genel olarak İskit veya
Saka şeklinde tesmiye
etmişlerdir. Şimdiye kadar Hun hükümdarı Mo-tu zamanında
(M.Ö. 177/176)
ve oğlu Lao-shang döneminde (M.Ö. 174 – 161) yapılan
Yüeh-chih seferlerinin
Batılı kaynaklarda herhangi bir yansıması tespit
edilememekle birlikte Helen
medeniyetinin Asya’daki temsilcisi Greko-Baktriya
Krallığı ile İran’ın kuzey –
kuzeydoğu sınırlarını kasıp kavuran “Saka” hareketlerinin
İç Asya’daki Hun (+
Usun) – Yüeh-chih mücadelesi sırasında vuku bulan diğer
üç önemli savaşla
ilişkilendirerek kronolojik bir tasnif yapmaktayız:
1) Mo-tu’nun I. Yüeh-chih seferi (M.Ö. 206 civarı);
2) Şanyü Lao-shang’ın halefi Chün-chen’e bağlı Kunmo’nun
Batı
Bölgeleri Hun orduları komutanı sıfatıyla İli-Çu
Havzaların’daki Yüeh-chih –
Saka Konfederasyonuna gerçekleştirdiği akınlar (M.Ö. 145
– 140 civarı);
3) Kunmo’nun, babasının intikamını almak için Şanyü
Chün-chen’den
izin alarak Büyük Yüeh-chih’ler nihai darbeyi indirmesi
ve sonuncuların
Baktriya’ya göçü (M.Ö. 130 civarı).
Bu son hücumun tarihini daha iyi tespit edebilmek için
arkeolojik
çalışmaları dikkate almamız gerekir. Daha önce de
belirttiğimiz gibi Yüehchih’lerin Kansu’dan Baktriya’ya uzanan göç yollarına
ilişkin arkeolojik
çalışmalar yapan ve bu araştırmalar sonucunda Kansu –
Issık Göl – Zerefşan
Vadisi – Kuzey Baktriya bölgelerinde Yüeh-chih’ler ve onların
göç yollarıyla
ilişkili olarak bir dizi maddi kültür kalıntıları
bulunmuş ve Yüeh-chih’lerin
güney-batı Fergana’daki kısa süreli bir konaklamanın
ardından (M.Ö. 133/2 kışı
ya da 132/1) K’ang-chü devletinin sınırlarına girdikleri
tespit edilmiştir.
Zerefşan Vadisi üzerinden geçen Büyük Yüeh-chih’ler
kuvvetle muhtemel M.Ö.
131/130 civarlarında Baktriya’ya ulaşmış ve otorite
boşluğu olan bölgeyi
kolaylıkla kontrol altına almışlardır. Hun esaretinden
kaçmayı başaran ChangC’hien’in, Amu-derya’nın kuzeyindeki Yüeh-chih pay-i
tahtına geliş tarihi
(M.Ö. 129) ve Saka – Tohar boylarının Part İranı’nın doğu
sınırlarında
gerçekleştirdiği askeri faaliyetler (M.Ö. 128) sözkonusu
arkeolojik delilleri daha
da pekiştirmektedir.
Toharlar ile aynı kavim olup olmadıkları hususunda kesin
bir şey
söylenememekle beraber bilim çevrelerince bilhassa
Toharlar ile özdeşleştirilen
Doğu Türkistan’ın eski sakinleri Yüeh-chih’lerin, dil ve
etnik menşeilerinin ne
olduğu meselesi ise hâlihazırda belirsizliğini
korumaktadır. Bununla birlikte
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[399]
özellikle genetik bilimindeki yeni gelişmeler sayesinde
kaybolmuş bu kadim
kavimin atalarına dair çok önemli bilgilere ulaşılmış ve
haklarında sağlam
bilimsel dayanaklar olmadan ortaya atılan birtakım klişe
kimliklendirmeler
yerle bir edilmiştir. Yapılan genetik araştırmalar Doğu
Türkistan’ın Bronz ve
Demir Çağı sakinlerinin bilhassa Sibirya ve Orta Asya
sahalarının Türk dilli
boyları – aynı zamanda Anne soyu bakımından Tunguz dilli
Evenkler de buna
dâhildir – ile yakın akrabalıkları tespit edilmiştir.
Esasında ana vatanlarındaki
göçebe Yüeh-chih’lerin konuştukları lisana dair bugüne
kadar herhangi bir kayıt
bulunamadığı için onların, Toharlar ile etnik ilişkisinin
hangi boyutlarda olduğu
kesin olarak bilinememektedir. M.Ö. III.-II. yüzyıllarda
İç Asya’nın en kuvvetli
göçebe devletlerinden birini tesis ettikleri anlaşılan
Yüeh-chih’lerin, büyük bir
göçebe konfederasyonu olduğu ve bünyesinde farklı etnik
kökenlerden birçok
kabileyi barındırdığı neredeyse kesindir. Dolayısıyla
tipik bir “Avrasyalı”
göçebe devlet hususiyeti gösteren Yüeh-chih’lerin,
homojen bir etnik yapıya
sahip olmadıkları, bu bağlamda da kesin bir Yüeh-chih –
Tohar
aynileştirmesinin yapılamayacağı yani “Tohar” isminin
Yüeh-chih kaviminin
özel ya da genel etnik yapısını tanımlamakta yetersiz
olduğu kanaatindeyiz.
Tahminlerden öteye gidemeyen yorumları bir tarafa koyarak
şunu ifade
edebiliriz ki genetik araştırmalar bu İç Asyalı göçebe
konfederasyonunun ana
yurtlarındaki esas nüvelerinin ve belki de hanedan
ailesinin, en azından
günümüz “Türkleri” ile bağlantılı olabileceğini açık bir
şekilde ortaya
koymuştur.
KAYNAKÇA
ADAMS, Douglas Q., “The Position of Tocharian Among the
Other
Indo-European Languages”, Journal of the American
Oriental Society (JAOS),
104 (3), 1984, s. 395-402.
ARADİ, É., “The Yue-chis, Kushans and Hephtalites”,
Journal of
Eurasian Studies, 2, April-June 2010, s. 45-56.
BECKWITH, Christopher I., İpek Yolu İmparatorlukları,
çev. Kürşat
Yıldırım, ODTÜ Yayıncılık, Ankara, 2011.
BENJAMIN, C. G. R., The Yuezhi: Origin, Migration and the
Conquest
of Northern Bactria, Silk Road Studies XIV, Brepols,
Turnhout, 2007.
BENJAMIN, C. G. R., “The Yuezhi Migration and Sogdia”,
Ērān und
Anērān, Webfestschrift Marshak, 2003:
http://www.transoxiana.org/
Eran/Articles/benjamin.html
Egemen Çağrı Mızrak
[400]
BERNARD, P., “The Greek Kingdoms of Central Asia”,
History of
Civilizations of Central Asia, II (The Development of Sedentary
and Nomadic
Civilisations: 700 BC – AD 250), UNESCO, Paris, 1994, s.
96-126.
BIVAR, A. D. H., “History of Eastern Iran”, The Cambridge
History of
Iran: The Seleucid, Parthian and Sasanian Periods, 3 (1),
Cambridge
University Press, 1990, s. 181-231.
BUSWELL, Robert E. (ed.), Encyclopedia of Buddhism, vol.
I,
Macmillian Reference, New York, 2004.
CSORNAI, Katalin, “Where Huns’ Blood Drew”, Journal of
Eurasian
Studies, 1, July-September 2009, s. 28-42.
DANIELS, P., BRIGHT, W. (eds.), The Worlds Writing
Systems, Oxford
University Press, New York, 1996.
DERENKO, M., MALYARCHUK, B., GRZYBOWSKI, T. et al.
(2007),
“Phylogeographic Analysis of MtDNA in Northern Asian
Populations”, The
American Journal of Genetics (AJHG), 81, November 2007,
s. 1025-1041.
DONUK, Abdülkadir, Eski Türk Devletlerinde İdarî-Askerî
Unvan ve
Terimler, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul,
1988.
Dorland’s Illustrated Medical Dictionary, 28th. edition,
W. B. Saunders
Company, Philadelphia-London-Toronto-Montreal-Sydney-Tokyo,
1994.
DULIK, M. C., ZHADANOV, S. I., OSIPOVA, L. P. et al.
(2012),
“MtDNA and Y Chromosome Variation Provides Evidence for a
Recent
Common Ancestry between Native Americans and Indigenous
Altaians”, The
American Journal of Genetics (AJHG), 90, February 2012,
s. 229-246.
EBERHARD, Wolfram (1942), “Çin kaynaklarına göre Orta ve
Garbi
Asya Halklarının Medeniyeti”, çev. Mecdut Mansuroğlu,
Türkiyat Mecmuası,
VII-VIII, İstanbul, s. 125-191.
Encyclopædia Britannica, “Rajatarangini”, Encyclopædia
Britannica Inc.,
Web. 10 Oct. 2012:
http://www.britannica.com/EBchecked/topic/490128/
Rajatarangini.
ENOKI, K., KOSHELENKO, G. A. & HAIDARY, Z., “The
Yüeh-chih
and Their Migration”, History of Civilizations of Central
Asia, II, UNESCO,
Paris, 1994, s. 165-183.
ENOKI, Kazuo, On the Nationality of the Ephthalites,
Memoirs of the
Research Department of the Toyo Bunko, No. 18, Toyo
Bunko, Tokyo, 1959.
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[401]
FRYE, R. N., The Heritage of Central Asia (From Antiquity
to The
Turkish Expansion), ed. Bernard Lewis and Heath W. Lowry,
Markus Weiner
Publishing, Princeton, 1996.
GARTHWAITE, Gene R., The Persians, ed. Morris Rosabbi,
Blackwell
Publishing, Oxford, 2005.
Genetik Terimler Sözlüğü, Türk Hematoloji Derneği, Web. 1
Eylül 2013:
http://www.thd.org.tr/thdData/Books/723/genetik-terimler-sozlugu.pdf.
GHOLAMREZA, F. Assar, “A Revised Parthian Chronology of
the
Perios (165-91 BC.)”, Greek and Hellenistic Studies, ed.
Edward Dabrowa, vol.
11, Jagiellonian University Press, Krakow, 2006, s.
87-158.
HAMILTON, H. C. – FALCONER, W., The Geography of Strabo,
vol.
II, H. G. Bohn, London, 1856.
Han Hanedanlığı Tarihi (Bölüm 94 A/B) Hsiung-nu (Hun)
Monografisi,
Hazırlayan: Ayşe Onat, Sema Orsoy, Konuralp Ercilasun,
Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara, 2004.
Han Hanedanlığı Tarihinde Batı Bölgeleri (96A-B),
Hazırlayan: Ayşe
Onat, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2012.
JUSTINUS, Marcus Junianus, Epitome of the Philippic History
of
Pompeius Trogus, translated with notes by the Rev. John
Selby Watson, Henry
G. Bohn, London, 1853:
http://www.forumromanum.org/literature/
justin/english/trans42.html
KONUKÇU, Enver, Kuşan ve Akhunlar Tarihi, Atatürk
Üniversitesi
Yayınları, Sevinç Matbaası, Ankara, 1973.
LAUEZA-FOX, C., SAMPIETRO, M. L., GILBERT, M. T. P. et
al.,
“Unravelling migrations in the stepe: mtDNA sequences
from ancient Central
Asians”, Proceedings of the Royal Society B: Biological
Sciences, vol. 271,
2004, s. 941-947.
LÉVI, Sylvain, “Kaniṣka et Śātavāhana: deux figures
symboliques de
l’lnde au premier siècle”, Journal Asiatique, Paris,
1936, 61-121.
LI, Chunxiang, LI, Hongjie, MAIR, V. H. et al., “Evidence
that a WestEast admixed population lived in the Tarim Basin as early as the
Bronz Age”,
BMC Biology, 8 (15), 2010, s. 1-12:
http://www.biomedcentral.com/content/
pdf/1741-7007-8-15.pdf
LIU, Xinru, “Migration and Settlement of the
Yuezhi-Kushan: Interaction
and Interdependence of Nomadic and Sedentary Societies”,
Journal of World
History, 12 (2), Fall 2001, s. 261-292.
Egemen Çağrı Mızrak
[402]
LOESCHNER, Hans, “Notes on the Yuezhi – Kushan Relationship
and
Kushan Chronology”, Oriental Numismatic Society, 197,
April 2008, s. 1-28.
LOVELL, Julia, The Great Wall, Grove Press, New York,
2006.
LUBOTSKY, Alexander, STAROSTIN, Sergei, “Turkic and
Chinese
loan words in Tocharian”, Language in time and space: A
Ferstschrift for
Werner Winter on the Occasion of his 80th birthday, eds.
L. M. Bauer, GeorgesJean Pinault, Berlin – New York, 2003, s. 257-269.
MAENCHEN-HELFEN, Otto (1945), “The Yüeh-chih Problem
Reexamined”, Journal of the American Oriental Society (JAOS), 65 (2), AprilJune
1945, s. 71-81.
MAIR, V. H., “The Mummies of East Central Asia”,
Expedition, 52 (3),
University of Pennsylvania, Winter 2010, s. 23-32:
[penn.museum/expedition:
Accessed 2013].
MALLORY, J. P., “Bronze Age Languages of the Tarim Basin”,
Expedition, 52 (3), University of Pennsylvania, Winter
2010, s. 44-53:
[penn.museum/expedition: Accessed 2013].
MARQUART, J., Ērānšahr: nach der Geographic des Ps. Moses
Xoranac’i, Weidmannsche Buchhandlung, Berlin, 1901.
MEICUN, Lin, The western region of the Han-Tang dynasties
and the
Chinese Civilisation, Wenwu Chubanshe, Beijing, 1998.
NARAIN, A. K., “Indo-Europeans in Inner Asia”, The
Cambridge
History of Early Inner Asia, I, Cambridge University
Press, 1990, s. 151-176.
NEELIS, Jason, “Passages to India: Śaka and Kuṣāṇa
Migrations in
Historical Contexts”, On the Cusp of an Era (Art in the
pre-Kuṣāṇa World), ed.
Doris Meth Srinivasan, Leiden, 2007, s. 55-94.
ÖGEL, Bahaeddin, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi, I,
Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 1981.
ÖGEL, B., “Eski Orta Asya Kabileleri Hakkında
Araştırmalar – I, Yüeçi’ler”, AÜ DTCF Dergisi, 15 (1-3), 1957, s. 247-278.
ÖGEL, B., “Çin Kaynaklarına göre Wu-sun’lar ve Siyasi
Sınırları
Hakkında Bazı Problemler”, AÜ DTCF Dergisi, 6 (3), 1948,
s. 259-278.
PECK, Harry T., Harpers Dictionary of Classical
Antiquities,
Harper&Brothers, New York, 1898.
POLYBIUS, Histories, trans. E. S. Shuckburgh, Macmillian
Publ.
Reprint, Bloomington,1962.
http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=
Perseus%3Atext%3A1999.01.0234%3Abook%3D10%3Achapter%3D49
Yüeh-Chih’lerin Kökenleri ve Göç Süreçleri
[403]
PULLEYBLANK, E. G., “The Wu-sun and Sakas and The
Yüeh-chih
Migration”, Bulletin of the School of Oriental and
African Studies (BSOAS), 33
(1): In Honour of Sir Harold Bailey, 1970, s. 154-160.
REJ, Anup, “Scythians and Sarmatians (Migration of the
Aryan Tribes)”,
The Royal Norwegian Embassy, Bangkok, 2003, s. 1-10.
RIOTTO, Maurizio (2009), “Ancient Koreans and Xiongnu:
What was
the Nature of their Relationship ?”, Journal of Northeast
Asian History (JNAH),
6 (1), June 2009, s. 5-35.
ROMGARD, Jan, “Ancient Human Settlements in Xinjiang and
the Early
Silk Road Trade”, Sino-Platonic Papers, 185, November
2008, s. 1-123.
ROSENFİELD, John M., The Dynastic Arts of the
Kushans,California
Press, University of Berkeley&Los Angeles, 1967.
ROUX, Jean-Paul, Türklerin Tarihi, çev. A.
Kazancıgil-L.Arslan, 3.
baskı, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2007.
SANFT, C. T., Rule: A Study of Jia Yi’s Xin Shu, St.
Paul: Minnesota,
2005.
TAISHAN, Yu, “The Origin of the Kushans”, Sino-Platonic
Papers, no.
212, ed. V. H. Mair, University of Pennyslvania, July
2011, s. 1-22.
TAISHAN, Yu, “A New Theory About Zhang Qian’s Mission to
the
Western Regions”, in A Study of History of the
Relationship Between the
Western and Eastern Han, Wei, Jin, Northern and Southern
Dynasties and the
Western Regions, Sino-Platonic Papers, no. 173, October
2006, s. 3-17.
TAISHAN, Yu (2000), “A Hypothesis about the Source of the
Sai
Tribes”, Sino-Platonic Papers, no. 106, ed. V. H. Mair,
University of
Pennyslvania, September 2000, s. 1-200.
TAISHAN, Yu (1998), “A Study of Saka History”,
Sino-Platonic Papers,
no. 80, ed. V. H. Mair, University of Pennyslvania, July
1998, s. 1-225.
TARN, W. W., The Greeks in Bactria and India, Cambridge
University
Press, Cambridge, 1951.
TAŞAĞIL, Ahmet, Kök Tengri’nin Çocukları, Bilge Kültür
Sanat,
İstanbul, 2013.
TEKOĞLU, Ş. Recai, “V. Georgiev, Introduction to the
History of the
Indo-European Languages, Publishing House of the
Bulgarian Academy of
Sciences, Sofya, 1981”, Anadolu Araştırmaları, 11,
İstanbul Edebiyat Fakültesi
Basımevi, İstanbul, 1989, s. 183-200.
Egemen Çağrı Mızrak
[404]
TEZCAN, M., “Yabgu Unvanı ve Kullanımı (Kuşanlar’dan İlk
Müslüman Türk Devletlerine kadar)”, Atatürk Üniversitesi
Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED], 48, Erzurum,
2012, s. 305-342.
THORNTON, C. P. – SCHURR, T. G., “Genes, language and
Culture:
An example from the Tarim basin”, Oxford Journal of
Archaelogy, 23 (1),
February 2004, s. 83-106.
WALTER, M. N., “Sogdians and Buddhism”, Sino-Platonic
Papers, 174,
Kasım 2006, s. 1-63.
WEI, L., LI, H. & XU, W., “Different Origin of
Tocharians and Yuezhi:
Advances in Archeology and Genetics”, International
Conference on Tocharian
Manuscripts and Silk Road Culture, 25-29 Haziran 2013:
http://www.univie.ac.at/tocharian/abstracts/Xu.pdf
WILKINSON, E. Porter, Chinese History: A Manual, 2nd. ed.
(Revised
and Enlarged), Harvard University Press, 2000.
ZADNEPROVSKY, Y. A., “Migration Paths of the Yueh-chih
based on
Archeological Evidence”, Circle of Inner Asia Art
Newsletter, 9, Nisan 1999, s.
3-6.
ZUEV, Yu., “Ethnic History of Usuns”, Archeology and
Ethnography,
VIII, Works of Kazakh SSR Academy of Sciences: Institute
of History, AlmaAta, 1960. http://s155239215.onlinehome.us/turkic/29Huns/Usuns/
ZuevHunsandUsunsEn.htm ( Turkic World 08.11.2007).
Yorumlar
Yorum Gönder